03 - GEÇMİŞTEN GELEN YABANCI

88 7 42
                                    

Kızımızla tanışma vakti :)

İyi okumalar bitanelerim 🤍🤍

Yorum yapan ve oy veren parmaklarınızı öperim. 🖤

"Her kalp, kendi cehenneminin ateşinde yanar."

5 Şubat 2017

Hastane koridorları, acı dolu çığlıklarla süslenirdi; o çığlıkları üzerine giymeyi severdi. Çünkü hastane koridorlarına çığlıklar yakışıyordu.

Bazen bir ölüm dikiyordu çığlıkları, bir elbise gibi özenle. O ölümün arkasında bıraktığı çığlıkları giyerdi hastane koridorları. Ölüp ölüp dirilemeyen yürekleri kendine kurban olarak seçerdim hastane koridorları.

13 yaşındaki Efil, parmaklarıyla oynamayı bırakıp, kıpkırmızı kesilmiş gözlerini dizlerinin üzerine koyduğu ellerinden ayırdı ve amaliyathaneye baktı. Çıkan yoktu, ses veren yoktu, umut yok, korku çoktu.

Kaç saattir oturuyordu burada? Kaç saattir hiçbir şey yapmadan öylece ağlıyordu? Kaç saat olmuştu tüm hayatını bir sedyeye yatıralı?
Yoksa gün mü olmuştu? O kadar uzun sürüyor olamazdı ameliyat.

Ama Efil için geçen her bir saniye, bir hançer gibi yüreğine saplanıyor; Saniyeler dakikaya dönüştüğünde ise o hançer, asırlardır orada kalmış gibi iz bırakıyordu.

Hastane koridorlarına en son 8 yaşında gelmişti Efil.

Annesini getirmişlerdi. Kardeşini de.

Onlarda babası gibi kanlar içinde gelmişti buraya.

Hastanelerin beyaz mermerlerini, hep insan kanları mı kirletirdi?

Hep gözyaşı mı temizlerdi o bulaşan kanları?

O gün, annesi kanlarını, Efil gözyaşlarını bırakmıştı bu koridorlarda.

Şimdi babasını da bırakıp giderse buralarda, nasıl yaşardı?

"Efil."

Efil, duyduğu sesle beraber gözlerini ameliyat kapısından ayırıp sesin geldiği yöne doğru çevirdi.

"Kızım," dedi, sesin sahibi olan adam, mavi ve yorgun gözleriyle kızı izlerken. 40'lerin başındaydı henüz ama ruhu bedeninden çok daha yaşlıydı. "Elini yüzünü yıkayalım, gel hadi."

"Yasin abi," diye mırıldandı Efil, kuru bir sesle. Ona abi diye sesleniyordu çünkü amca kalıbı adamın hoşuna gitmiyordu. "Ya babam ölürse?" Kalbi korkuyu kustu o an. "Ya onu da kaybedersem?"

Yasin nefesini vererek kızın önünde diz çöküp ellerine uzandı. "Efil'im," dedi. "Baban nelere göğüs geldi. Bir kurşun onu yıkabilir mi?"

Yasin Akalın, gençliğinden beri Özkan Soytürk'le beraber çalışıyordu. Sağ kolu olmaktan ziyade, dert ortağı, kardeşi gibiydi. Kara kutusuydu. En güvendiği kişilerdendi.

Yasin Akalın, Soytürk Ailesi'ni en iyi tanıyan kişilerdendi. Özkan Soytürk'ün iki kızı da elinde büyümüştü. Bir an olsun onları yalnız bırakmamıştı.

Efil'in gözyaşları yanaklarında kurumaya başlamıştı. "Ya bu sefer olmazsa," dedi, yeşil ve güzel gözleri ıslanmaya devam ederken. "Ya başaramazsa?"

"Baban," dedi Yasin, fakat ameliyathanenin kapısı açıldığında sözü yarıda kaldı.

"Babam," dedi Efil, yerinden fırlayarak. Doktorun karşısına dikilip ıslak, umut dolu yeşil gözleriyle doktora baktı. "İyi mi?"

BEYAZ FREZYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin