17 - BİR PARÇA UMUT, BİR AVUÇ PİŞMANLIK

60 4 93
                                    

UPUUUUUZUUUUN BİR BÖLÜME HOŞGELDİNİZ 💜

Arelle başlıyoruz bu bölüme.

İyi okumalar ⭐

Yorum ve oylarınızı esirgemeyin. 🖤

"İçimde biraz kırgınlık, biraz öfke, biraz da sen varsın."


AREL SAYMAN

Tenime değen soğuk rüzgarla beraber yüzümü buruşturduğumda göz kapaklarım yavaşça aralandı. Bütün bedenimin baştan aşağı buz kestiğini hissettiğimde olduğum yerde kıpırdanmaya çalıştım.

Karların üzerinde yattığımı o an fark ettim.

Doğrulamak istedim, kalkmak istedim fakat yapamadım. İki yana açılan ellerim ve ayaklarım zincirlere bağlanmıştı. Gözlerimi sıkıca yumup kafamı korkuyla iki yana sallamaktan başka bir şey yapamıyordum. Gökyüzünden düşen kar taneleri daha da çok üşümeme sebep oluyordu. Çaresizdim. Bütün vücudum buz kesmişti ve bileklerim hem zincirlerden hem de soğuktan sızlıyordu.

Yumruklarımı sıkarak doğrulmak istedim fakat zincirler beni soğuğa hapsetmişti. Derin bir nefes alarak korkuyla atan kalbime aldırmadan başımı kaldırıp karşıya baktığımda babam ve abimi gördüm.

Soğuk havaya ve rüzgara rağmen yüzlerini seçebiliyordum. Birbirlerine bağırıyor, kavga ediyorlardı.

"Abi!" diye haykırdım onlara doğru. "Baba! Bana yardım edin."

Beni duymadılar. Kavga etmeye devam ettiler.

Daha sonra annemi gördüm. Abim ve babamın yanında dikiliyor, sadece onlara bakıyordu.

"Anne!" diye haykırdı bu sefer de. "Anne! Lütfen bana yardım et!"

Annem beni duymadı.

Öylece babamları izlemeye devam etti.

Çığlık atıyordum, bağırıyordum, ama kimse beni duymuyordu.

Kafamı karların üzerine koyduğumda yanaklarımın üzerine düşen kar taneleri titrememe sebep oldu. Gözlerimi sıkıca yumup yumruklarımı sıktım.

O sırada kulaklarıma bana doğru koşan adım sesleri duyulduğunda kafamı kaldırıp adım seslerinin geldiği yöne baktım.

Bir kız çocuğu bana doğru koşuyordu.

Beş ya da altı yaşındaydı.

Benimkine benzeyen koyu sarı saçları vardı, beline kadar uzanıyordu. Hava buz gibi olmasına rağmen üzerinde askılı, beyaz bir elbise vardı ve küçük bedeni karların içinde kayboluyordu.

Küçük kız çocuğu ayaklarımın ucunda durduğunda gözleri kocaman açıldı, heyecanla bana baktı. Gülümsüyordu.
Gözlerimi kırparak kirpiklerime asılan kartanelerini savurmaya çalışırken, bakışlarım bir anda ayaklarına kaydı.

Çıplaktı ayakları. Fakat o, hiçte üşüyormuş gibi görünmüyordu.

"Hadi oyun oynayalım," dedi bana heyecanla.

Beynim ne söylediğini algılayamıyor gibiydi.

Kaşlarımı çatarak, "oyun mu?" dedim şaşkınlıkla. "Ama, ben..."

"Hadi, hadi," dedi kız çocuğu aynı heyecanla. Çıplak ayaklarıyla karın üzerinde zıpladı. "Hadi, kalk. Oyun oynayalım."

Ellerimin ve ayaklarımın bağlı olduğunu görmüyor muydu da oyun oynamak istiyordu?

BEYAZ FREZYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin