Günler geçiyor, günler geçtikçe Hyunjin içine kapanmaya başlıyordu. Ağlama krizleri, kaçma çabaları... tüm hepsi geride kalmıştı. Tamamen sessizliğe bürünmüştü.
Changbin endişeleniyordu. Hyunjin'in şizofren olmama ihtimalini düşündüğü günden beri ilaçlarını kendisi kontrol etmeye başlamıştı. Hyunjin'e hafif dozda sakinleştirici dışında hiçbir ilaç vermedi. Odasına onunla ilgilenmesi için hiçbir hemşireyi sokmadı. Yemeğini ona kendisi yedirdi, bahçeye kendisi çıkardı, uyuması için başında bile bekledi. Bu süre boyunca Hyunjin'i gözlemlemeye vakit ayırdı. Git gide sessizleşiyordu genç çocuk ve bu hali doktorun hiç hoşuna gitmemişti.
Changbin Hyunjin'e test yapmak istiyordu. Kan testi ve bunun gibi gerekli olan birçok test... fakat Jisung'un bundan muhakkak haberi olurdu, böyle bir riski alamazdı. Tam olarak Hyunjin'in hasta olmadığını kanıtlayamamış olsa da ona inanmak istiyordu. Hyunjin'e hiçbir ilaç vermemişti ve Hyunjin iyi görünüyordu. En azından kendine zarar verecek bir şey yapmamıştı. Changbin'in bunca zamana kadar birçok şizofren hastası olmuştu ve Hyunjin'in şizofren olmadığına neredeyse tamamen emindi. Şimdi ne yapacaktı peki? Açıkçası hiçbir fikri yoktu. Onu buradan nasıl çıkarabilirdi ki? Eğer her şey Hyunjin'in anlattığı gibi olduysa daha zordu. Han Jisung oldukça güçlü biriydi.
Günler sonra Jisung hastaneye geldi. Kardeşini ziyarete gelmişti(?) Yalnızca Hyunjin'in yüzündeki o pişmanlık ifadesini görmek ve onu sağ kolu yapmaya ikna etmek için gelmişti. Uzun, sıkıcı koridorda ilerledi.
Jisung"Bakalım bizim kurt kuzuya dönüşmüş mü?"
Adamları odanın dışında kalırken hemşirelerden birine kapıyı açtırıp odaya girdi. Odada Hyunjin'i göremeyince afallamıştı.
Jisung"Kardeşim!? Kardeşim nerede!?"
Yüzündeki endişeli ifade gerçekti fakat ne için endişelendiğine gelirsek durum farklılaşıyordu.
Felix"Endişelenmeyin o iyi. Changbin Bey'le yürüyüşe çıktılar."
Jisung hala şaşkındı. Kaşlarını çattı. Bu durum hoşuna gitmemişti. Changbin'in ne kadar yoğun bir doktor olduğunu biliyordu ve Hyunjin'le yürüyüş yapmaya vakit mi ayırıyordu yani? Belki de kendisinin kardeşi olduğu için ilgileniyordu. Jisung bunu mantıklı buldu ve şüpheleri yok oldu.
Jisung"Anladım... Ne zaman geri dönerler?"
Felix"Yeni çıktılar aslında... Jisung Bey isterseniz size kafeteryaya doğru eşlik edeyim, orada bekleyebilirsiniz. Changbin Bey'i aramamı isterseniz de arayabilirim. Siz nasıl isterseniz."
Jisung karşısındaki bedeni süzdü. Deli gibi aşık olduğu biri olmasaydı sarışın tam onun tipiydi aslında. Aklına Minho gelince kendini kötü hissetti. Biricik sevgilisi dururken hemşire ilgisini çekmemeliydi ki çekmemişti de zaten. Bir anlık düşünceydi sadece. Minho'yu çok özlemişti.
Jisung"Olur. Kafede beklerim ben."
Genç çocuk ve doktor hastanenin çevresinde tur atarlarken Hyunjin karnına saplanan ani bir acıyla karnını tutarak eğildi. Changbin endişeyle Hyunjin'in kolunu tuttu.
Changbin"İyi misin? Gel oturalım biraz."
Boş bir banka oturdular.
Changbin"Derin derin nefes al."
Changbin söylerken bir yandan da kendisi derin nefesler alıp veriyordu. Hyunjin de ona eşlik etti. Stresten karnına giren kramplar artmaya başlamıştı genç çocuğun.
Changbin"Geçti mi?"
Başıyla onayladı kendisine endişeyle bakan doktoru.
Changbin"Hyunjin..."
Elleriyle oynarken bakışlarını doktora yöneltti. İlgiyle bakıyordu Changbin'e. O olmasa burada içtiği ilaçlarla nasıl mücadele edecekti? Hyunjin ilaçları içtiğini sanıyordu. Bir tuhaflık hissetmediğine mutluydu üstelik Changbin onunla çok yakından ilgileniyordu. Son günlerde buraya alıştığını bile söyleyebilirdi. Kafasını meşgul eden biri vardı ne de olsa. Şanslıydı.
Changbin"Neden konuşmuyorsun?"
Hyunjin"Konuşuyorum."
Changbin"Hayır konuşmuyorsun. İlk günkü gibi değilsin. Gün geçtikçe azalan yaşama isteğini görebiliyorum ve böyle olması beni üzüyor."
Genç çocuk şaşırdı. Aksine her şeyi kabullenmiş bir şekilde yanındaki doktorun hissettirdiği sıcaklıkla mutlu olmaya çalışıyordu. Changbin'in yanında duran eline uzandı. Elini onun elinin üzerine koyarak hafifçe kavramıştı. Changbin böyle bir şey beklemiyordu, heyecanlandığını hissetti.
Hyunjin"Bana inanmamana rağmen yanımdasın... ve bu beni mutlu ediyor. Sen olmasaydın burada çoktan kafayı yemiştim."
Changbin ona gülümsedi. Genç çocuğa oldukça samimi gelmişti bu gülümseme. Changbin tekrardan ısıttı genç çocuğun kalbini.
Changbin"Sana inanmıyor değilim Hyunjin."
Hyunjin"İnanmıyorsun. İnansan bana yardım ederdin."
Changbin"Ediyorum... bunu göremiyor musun?"
Hyunjin kaşlarını çattı. Doktorun ne demek istediğini anlamamıştı.
Changbin"O ilaçları içiyor olsaydın çoktan halüsinasyon görmeye başlamıştın bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
not schizophrenic⚝changjin
Hayran KurguAilesinin peşinde olan kötü adamlar yüzünden zor zamanlar geçiren Hyunjin kendini bir akıl hastanesinde bulur. Tek isteği akıl hastanesinden kurtulup normal bir hayat yaşamaktır. 09.07.2022 02.09.2022