13||Beni bunun için mi esir aldın||

314 47 11
                                    

Jisung"Hyunjin?"

Genç çocuğu odasında göremeyince endişelenmişti Jisung. Odanın banyosuna doğru ilerleyerek kapıyı tıklattı.

Jisung"Hyunjin? İçerde misin?"

Jisung kulağını kapıya yasladı. İçerden su sesi geliyordu, rahat bir nefes aldı ve tekrar kapıyı tıklatarak konuştu.

Jisung"Duştan çıkınca bir şeyler ye, Chan kahvaltı hazırladı. Benim gitmem gerek, akşama doğru burada olurum..."

Jisung biraz bekledi. Genç çocuktan hiçbir yanıt gelmemesi endişelendirmişti onu. Tekrar kapıyı tıklattı.

Jisung"Hyunjin... oradasın değil mi?"

Banyo kapısı içerden kitlenmişti ve Hyunjin'in oradan kaçabilme ihtimali yoktu. Jisung bu konuda endişelenmese de endişelendiği başka bir konu vardı o da Hyunjin'in kendine zarar vermiş olabileceğiydi. Tekrardan kapıyı tıklattı.

Jisung"Hyunjin, bir şey söylemezsen içeri geleceğim."

Genç çocuktan bir yanıt alamayınca kapının kilidini kırmış ve banyoya girmişti. Hyunjin uyanıktı ve boş zeminde bacaklarını kendine çekerek uzanmıştı. Jisung birkaç saniye şaşkınca Hyunjin'e baktıktan sonra akşamdan beri akan suyu kapatmış ardından Hyunjin'e elini uzatmıştı.

Jisung"Yerde ne yapıyorsun? Korkutma beni kalk hadi."

Hyunjin"Rahat bırak beni."

Jisung"Hyunjin... kalk dedim."

Genç çocuk bir şey söylemeden yerde uzanmaya devam etti. Sabaha kadar ağladığı için gözleri balon gibi şişmişti, karnı açtı ama hiçbir şey yemek istemiyordu. Daha ilk günden pes edecek gibiydi. Burada kalmak onu aşırı rahatsız ediyordu. Changbin'le olmak istiyordu ama Jisung'dan kurtulmalıydı önce.

Jisung iç çekerek Hyunjin'in kolunu tuttuğunda genç çocuk hızlıca ayağa kalkarak Jisung'un elini sertçe itti.

Jisung"Sözleşmeyi ne kadar çabuk unuttun sen? Hatırlatmam gerekiyor sanırım."

Nefretle baktı Jisung'un gözlerine. Sadece intikam istiyordu, kendi çektiği acıları Jisung'a da yaşatmak istiyordu, bunu nasıl yapacağından emin değildi hatta yapabilecek miydi bilmiyordu bile. Hyunjin merhametli bir insandı Jisung'un aksine. Yine de yapmalıydı, bir şekilde ödetmeliydi bedelini.

Sakin olmaya çalıştı. Plana sadık kalmalıydı, ilk günden böyle yapamazdı.

Jisung"Sana 25. Maddeyi söylememi ister misin?"

İç çekerek elini saçlarından geçirdi, Jisung'un ne zırvalayacağını bilmiyordu o sözleşmeyi okumamıştı bile.

Jisung"Han Jisung ne emrederse yapacağım. Tam olarak bu yazıyor, istersen tekrar bakalım."

Gözlerini devirdi. Genç çocuğun hayatının Jisung'un ellerinde olması için sözleşmede tek bu maddenin yazması bile yeterdi zaten.

Hyunjin"Tamam. Ne yapmamı emrediyorsun Han Jisung?"

Jisung"Güzel. Şimdi aynı dili konuştuğumuza göre tekrardan söylüyorum. Kahvaltını yapıyorsun ve benim gelmemi bekliyorsun. İstediğin gibi oyalanabilirsin."

Hyunjin"Bu ne zamana kadar devam edecek?"

Jisung"Emir vermem mi? Hm, sonsuza dek?"

Hyunjin"Tam olarak kastettiğim bu değildi... Bana verdiğin bu prens hayatından bahsediyorum. Beni bunun için mi esir aldın?"

Genç çocuğun bu davranışları Jisung'un beklediği bir şey değildi. Sorgulamadan ne derse yapacağını düşünmüştü. Üstelik zor bir şey istemiyordu, sadece keyfine bakacaktı genç olan. Neden bu kadar direniyordu ki? Jisung dediğinin sorgulanmasından hiç hoşlanmazdı.

Jisung"Aynı dili konuştuğumuzu sanıyordum ama... beğenmediysen süreci senin için hızlandırabilirim Hyunjin. Sana birkaç gün dinlenme süresi verecektim ama sen kaşındın."

Genç çocuk iç çekerek kollarını çaprazladı. Başına daha kötü ne gelebilirdi ki? Korkmasına gerek yoktu. Annesini kaybetmek en büyük acı olmuştu onun için, daha büyük bir şey gelemezdi.

Jisung"Sağ kolum olmaya bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordum. Kahvaltıdan sonra silah kullanma eğitimlerine başlayacaksın. En yetenekli adamlarımdan biri sana yardımcı olacak. Akşama görüşürüz küçük kardeşim."

Jisung genç çocuğun omzunu patpatlayarak banyodan çıktı. Hyunjin bir süre Jisung omzuna dokunduğu için yüzünü buruşturdu. Ardından cebinden telefonunu çıkarmış ve doktor olana son gelişmelerden bahsetmişti. Changbin ise ona buluşmak istediğinden bahsediyordu. Dün gece telefonda Hyunjin'in söylediği sözler doktor olanın kalbine dokunmuştu. Onu görmeyi deli gibi istiyordu. Hyunjin bu evden çıkamayacağının farkındaydı, Jisung ne derse onu yapmak zorundaydı.

Dudaklarını ısırarak parmaklarıyla hızlı hızlı Changbin'e mesaj yazmayı aklına gelen bir fikirle bıraktı ve banyonun kapısını kapattı. Tekrardan suyu açmış ardından Changbin'i görüntülü aramıştı.

Doktor olan genç çocuktan gelen görüntülü arama karşısında şaşkınlıkla sandalyesinden kalkmış ve odasının kapısını kitlemişti. O esnada Changbin'in odasına hasta dosyalarını getiren Felix ise Changbin'den bir ton laf yemiş ve dosyalarla birlikte geri dönmüştü.

Changbin kıvırcık saçlarını hızlıca eliyle düzeltmiş ve telefonu açmıştı.

Hyunjin"Beni çok beklettin. Bir an açmayacaksın sandım."

Changbin"Özür dilerim hepsi Felix yüzünden. Hyunjin iyisin değil mi? Yanında olmayı çok istiyorum."

Hyunjin"İyiyim. Yüzünü görebildiğim için mutluyum."

Changbin"Seni özledim."

Hyunjin"Ben de seni özledim."

Changbin"Oraya gelebilmemin hiçbir yolu yok mu gerçekten? Ya da sen dışarı çıkamaz mısın?"

Chan"Hyunjin Bey."

Genç çocuk duyduğu sesle hızlıca telefonu kapattı ve cebine koydu. Neyse ki su açıktı ve şef olan kendisini duyamamıştı bile. Suyu kapatarak banyodan çıktı.

Hyunjin"Geliyorum şimdi."

Chan"Ben... rahatsızlık vermek istemem. Kahvaltıya gelmeyecekseniz kaldıracağım ama duyduğuma göre bugün silah eğitimleriniz başlıyormuş o nedenle yemelisiniz diye düşünüyorum. Güçlü olmalısınız."

Bir mafya olmadığım eksikti diye düşündü, düşündü fakat bir yandan da eğitimlerin işine yarayacağını düşünüyordu o yüzden halinden memnundu.

not schizophrenic⚝changjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin