Tatil günümde saçma bir şekilde erken uyandığım için bir süre yatakta dönüp durmuş ardından tekrar uyuyamayacağımı anladığımdaysa kalkıp elimi yüzümü yıkamış ve üzerimi değiştirip spor aletlerimin olduğu odaya ilerlemiştim.
Hyunjin'le yaşananlardan sonra ikimiz de yorulduğumuz için akşama doğru anca uyanabilmiş sonra da insanların akşam yemeği yediği saatlerde kahvaltı yapmıştık. Tabi kahvaltıyı o kadar geç yapınca akşam yemeği yemek için de fazlasıyla geçe kalmıştık. Ama o saatlerde çok ağır bir şeyler yemek istemediğimiz için basit atıştırmalıklarla idare etmiştik. Gün içindeki ikinci ve en uzun olan konuşmamız da tam o sırada ne yesek diye düşünürken gerçekleşmişti.
Hyunjin muhtemelen yaşananlardan utandığı için nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu. Benimse beynimin içi tam bir karmaşa olduğundan ve Hyunjin'e karşı ne hissettiğim konusunda net bir fikrim olmadığından dolayı nasıl davranacağımı bilememiştim.
Bu yüzden de dün gün boyunca ona zorla ağrı kesici içirmek ve ne yemek istediğini sormak dışında onunla bir şey konuşamamıştım.
Düşüncelerim eşliğinde spor yapabilmem için gerekli aletlerin olduğu odaya girip kapısını da arkamdan kapattıktan sonra vakit kaybetmeden hoparlöre yönelmiştim. Hoparlöre telefonumu bağladığım sırada da koşu bandına geçmiş ve düşük bir hızda çalıştırmıştım.
Bir yandan koşu bandında yürüyüp bir yandan da şarkı aradığım kısa sürenin sonunda hoşuma giden bir şarkıyı tekrar moduna alıp telefonumu kapatmış ve kenardaki deri koltuğun üzerine doğru atmıştım. Telefonum koltuğun ortasına doğru bir yere düştüğü sırada da koşu bandının hızını arttırmıştım.
Yaklaşık yarım saat kadar spor yapmaya devam ettikten sonra ağırlık kaldırmak için olan aletlerden birine yerleştiğim sırada kapının yavaşça açıldığını duymam üzerine oturduğum yerden kafamı arkamdaki kapıya doğru çevirmiştim.
Hyunjin her zamanki gibi yine kapıyı azıcık aralayıp araladığı minik boşluktan kafasını uzattığında yeni uyandığı için şiş olan gözleri ve birbirine girmiş saçlarıyla fazla tatlı göründüğünden dolayı yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşmesine engel olamamıştım.
"Günaydın Hyunjin."
Konuşmam üzerine uykulu bakışları beni bulan Hyunjin önce "Günaydın Jeongin." demiş sonra vücudunu da araladığı boşluktan içeriye sokup kapıyı arkasından kapatmıştı.
Bu sırada ben de tekrar önüme dönmüş ve önümdeki alete odaklanıp ağırlık kaldırmaya başlamıştım. Fakat bu odaklanma olayım çok uzun sürmemişti. Çünkü karşımızdaki duvarı kaplayan aynadan gördüğüm arkamdaki Hyunjin şaşkınca açılan ağzıyla sırtımı baştan aşağıya süzmeye başlamıştı.
"Çok beğendin herhalde, gözlerini alamıyorsun."
Birkaç dakika boyunca yerinde durup; terden ıslanıp üstüme yapışan beyaz tişörtümden belli olan sırtımı izleyen Hyunjin'e hitaben konuştuğumda önce muhtemelen ona dönmeden nasıl sırtına baktığımı anlamaya çalışmış ardındansa gözleri karşıdaki aynayı bulmuş ve biz aynadan göz göze geldiğimizdeyse utangaçça gülümseyip bakışlarını kaçırmıştı.
Ben onun bu haline güldükten sonra tekrar yaptığım işe odaklanmaya çalıştığım sıradaysa Hyunjin az önce telefonumu attığım deri koltuğa doğru ilerlemiş ve oturduktan sonra da odayı incelemeye başlamıştı.
Benim spor yaptığım ve Hyunjin'in kaçamak bakışlarıyla sırtımı kestiği yaklaşık on dakika kadar sürenin sonunda bugünlük yeterince spor yaptığıma karar vermiş ve Hyunjin'in oturduğu koltuğun sağ tarafında kalan mini dolaba ilerleyip bir şişe su çıkartmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
catboy ↦ hyunin ✔
FanfictionJeongin sadece sıradan bir kedi almak istemişti. 13.03.22 - 07.01.23