Selam millet! :D İçim içime sığmıyor şu anda :)
Bölümü hiç kontrol etmeden paylaşıyorum hatalarım varsa affedin nolur. Bir de lütfen ama lütfen bölümü şarkıyla okuyun :)
Bölümü şimdi okuyacaklara iyi geceler ve sabah okuyacaklara da günaydınlarımı iletiyorum ve gidiyorum.
Hoş kalın :))
****
Yıllar önce Duru'dan zorla aldığı bu gözlüğü o günden beri yanından hiç ayırmamış ve asla da değiştirmemişti. Bu gözlük Tuna Toprak'ta öyle farklı bir havaya bürünüyordu ki, Duru bile bir süre sonra söylenmekten vazgeçmiş, arkadaşının karizmasının keyfini çıkarmaya karar vermişti.
Suları yavaşça yararak limana yanaşan geminin üst katından, uzun zamandır gelmediği bu ufacık cennet parçasının kokusunu çekti içine. Gözleri kendiliğinden kapanırken, bu kokunun onu çocukluğuna götürmesine izin verdi Tuna.
Sırma ile uğraşmak yeterince zorken bir de onun sınıf arkadaşı Duru çıkmıştı başına. Kardeşinin elini ne kadar tuttuysa Duru'nunkini de o kadar tutmuştu bu güne kadar. Sırma neyse Duru da oydu.
Adanın kokusunun kendisini duygusallaştırmasına izin vermemek adına hemen toparlandı. Özlemişti Duru'yu. Vapurdan inip Duru'yu görecek olması başlı başına harika bir olayken, Demirhan'ın da burda olması, Tuna için paha biçilemez bir şeydi. O gün Barcode'da tanıştıramamıştı ikisini ama, bugün tanışabileceklerdi sonunda.
Aslında ikisiyle de ayrı ayrı zaman geçirmek istiyordu. Demirhan'ın aklını alan gizemli kadın da buralardaydı ve bu Tuna'yı acayip derecede heyecanlandırıyordu. Onu tanıyabilme ihtimalini düşünüyor ve arkadaşının derdine çare olabilme ihtimali Tuna'yı sevindiriyordu.
Tabi bir de Duru'nun üstün körü bahsettiği bir adam vardı. Ama adı kadar emindi ki Duru kendiliğinden ona bir şeyler anlatmayacaktı. Her zaman yaptığı gibi içine atıp tek başına yaşayacaktı. Belki de çoktan üstüne sünger çekmişti. Duruydu bu. Her zamanki Duru..
...
Tuna elindeki küçük valiziyle gemi kapağını indirmeden atladı kıyıya. Adaya her gelişinde aynı şeyi yapar, Adadan dönerken de en son inerdi gemiden. Yılların verdiği alışkanlık ve çeviklikle karayı bulan ayaklarının bir iki saniye kendine gelmesine bekledikten sonra gözlerini iskeledeki insanların üzerinde gezdirmeye başladı.
Şansına bugün öyle kalabalıktı ki burası! Gelen yolcuların yakınları, iskele üstünde Adadan gitmeyi bekleyen insanlar, onların yakınları, otellere müşteri alabilmek için çırpınıp duran insanlar.
Herkes tamam da, Tuna ne Duru'yu ne Demirhan'ı görebiliyordu. Sıkıntıyla verdiği nefesin ardından sessiz bir küfür de kopup gitti dudaklarının arasından. İlk önce hangisini arayıp çemkirsem diye düşünürken omzunda hissettiği el ile arkasını döndü ve karşısında Demirhan'ı görmesiyle,az da olsa sinirlerinin gevşediğini hissetti.
Elindeki valizi sertçe yere atıp arkadaşına sarıldı. Söylenme işini sonraya da bırakabilirdi. Kısa bir hasret gidermenin ardından gözlerini yeniden iskelenin üzerinde dolaştırmaya başladı. Ancak aradığı yüz bir türlü çarpmıyordu Tuna'nın gözüne. Demirhan'ın söylenmelerine aldırış etmeden telefonunu çıkarıp Duru'yu aradı. üç kere aramasına rağmen Duru telefonuna cevap vermeyince sinirlenip telefonu cebine attı.
Duru işte. Kesin kendini dükkana kaptırıp unutmuştu onu. İlk önce şu elindekinden kurtulacak, sonra Duru'nun hesabını kesecekti. Hatta onu cezalandıracak, akşam balığın yanında bir duble dahi rakı içmesine izin vermeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA KARGASI
General FictionHer şeyin başladığı yerdeyim şimdi. Aslında bittiği yer mi demeliydim..