Bu kadarı fazlaydı!
Bu adamın Tuna'nın yanında ne işi olabilirdi ki. Her yerde karşısına çıktığı yetmiyormuş gibi, bütün dünyasını alt üst etmesi normalmiş gibi, doğru bildiklerini yanlışa döndüren bu adam değilmiş gibi şimdi de Tuna'nın yanında mı oturuyordu gerçekten!
Tuna, Duru'nun bakışlarından bir gariplik olduğunu fark etmiş ve az önceki kızgınlığını çabucak unutuvermişti. Demirhan'ın yüzüne baksa onun da Duru'dan farklı olmadığını görecekti ama Tuna adamın farkına varamamıştı.
Attığı uzun iki adımla soluğu Duru'nun yanında aldı ve çenesinden tutup kadının kendine bakmasını sağladı.
" Duru hortlak görmüş gibisin ne oldu? Kireç gibi oldun bir anda."
" Onun gibi bir şey Tuna."
" Ne demek o ya, ne oldu söylesene!"
Tuna'nın sert sesiyle kendine gelen Duru bakışlarını zor bela Demirhan'ın üzerinden çekip Tuna'ya odaklanmaya çalıştı. Onun kendisinden cevap bekleyen sabırsız halini fark edince toparlanması gerektiğini fark etti ve sesine çeki düzen verdiğini umarak sorusunu cevapladı.
" Yok bir şey Tına ya! Aklıma bir şey geldi. İlkcan. İlkcan geldi işte. Ne yaptı acaba diye düşünüyordum."
" E gel bir iki lokma bir şey yiyelim geçeriz dükkana."
" Yok aslında ben hiç gelmeyeyim çünkü-"
" Bana bak ufaklık zaten kızgınım sana dün geceden dolayı. Bence şansını zorlama da yürü."
Duru, Tuna'nın vazgeçmeyeceğini bildiğinden, kendisini gördüğünden beri nefes almadığını düşündüğü adamın masasına doğru yürüdü. Uzaktan kendisini izlese, aslında olduğundan çok başka birini göreceğinden emindi genç kadın.
Tuna'nın arkasına sinen vücudu ve omzunun üstünden etrafa attığı kaçamak bakışlarıyla tam bir korkak gibi göründüğünün farkındaydı ama şu anda bu durumu değiştiremiyordu.
Masanın yanına ulaşana kadar kendini az da olsa sakinleştirmeyi becerebilmişti Duru. Tuna gayet rahat bir tavırla sandalyesine oturmuş ve az önce bıraktığı gazeteyi eline almıştı ki bir şey unutmuş gibi çabucak kaldırdı başını ve ayakta birbirlerine bakan ikiliyi süzdü.
Ortada bir gariplik olduğunu seziyor ancak buna bir isim koyamıyordu Tuna. Bir ara ikisini de ayrı ayrı sıkıştırmalıydı. Ama ilk önce bu alıkları tanıştırmalı ve ardından sağlam bir kahvaltı yapmalıydı.
" Demirhan, bu sana bahsettiğim arkadaşım, Duru."
Kadının ismini ikinci kez duyan Demirhan'ın yüzünde çarpık bir gülümseme belirdi. Sonunda bu devlet sırrını öğrenebilmişti işte. Aslında biraz düşünsem bulabilirdim diye geçirdi içinden.
İsmin, insanları yansıttığı muhabbetine önceden burun kıvıran Demirhan artık bundan emindi. Bu kadın, tıpkı adı gibiydi. Duru..
İsmini öğrenmiş olmanın verdiği mutlulukla kadına elini uzattı. Sonunda gerçek bir tanışma yaşayabileceklerdi işte. Bir an Tuna'ya o kadının bu kadın olduğunu söylemeyi düşünse de hemen bundan vazgeçti çünkü Tuna'nın Duru konusunda ne kadar hassas olduğunu biliyordu. Yok yere Tuna'yı huzursuz etmeye gerek yoktu.
" Çok memnun oldum Duru."
İsmini bastıra bastıra söylediğini fark eden Duru bu duruma hayli bozulmuştu. Ada Kargası da hiç fena sayılmazdı diye düşündü. Ayrıca adam ismini öğrenebilmek için çok da emek harcamış sayılmazdı, değil mi ama!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA KARGASI
General FictionHer şeyin başladığı yerdeyim şimdi. Aslında bittiği yer mi demeliydim..