Üzerindeki bornozun kuşağını iyice sıkarak oturduğu sandalyeden kalktı Duru. Makyöz yine söylenmeye başlamıştı ama açıkçası bu Duru'nun umrunda bile değildi. Sabahtan beri Demir'i görmüyordu ve şu nişan zırvalıklarına en sonunda küfrü basıp arkasına bakmadan kaçıp gidecekti.
Başını pencereye yaslayıp hafifçe salladı. Hiçbir yere gitmeyecekti. Bunu gayet iyi biliyordu. O yüzük o parmağa girecek ve o adam kendisine zimmetlenecekti. Bu yolda çekilen her acı kutsaldı.
Kendisinden aldığı gazla pencereye arkasını dönüp az önce hırsla kalktığı koltuğa geri oturdu. Aynadan gözüne takılan elbisesine bakıp gülümserken Burcu'yu dinlemeyip bu elbisede kararlı davrandığı için kendisiyle bir kez daha gurur duydu ve halen başında dikilen kuaförün ateş saçan gözlerinden kurtulmak için gözlerini kapatıp koltuğun başına yasladı. Evet, kendisine ne istiyorsa onu yapabilirdi.
***
"Yalnız tek başına aynaya sığmıyorsun farkında mısın Duru?"
"Burcu Allah aşkına! Şurda yarım saat sonra yüzüklerimiz takılacak. Ben birazdan aşağıya ineceğim. Ve sen hala elbiseme verip veriştiriyorsun."
"Valla bence on numara arkadaşım! Kıskançlığından yapıyor bu. Abim hala-"
"Bana bak görümce falan dinlemeyeceğim alacağım ayağımın altına birazdan! Ayrıca bu sana neden bu kadar iyi davranıyor bi fikrin var mı Duru?!"
"Hiç de bile! Bu zaten tartışmaya açık bir konu değil çünkü sen yokken ben vardım ve tabii ki o düşündüğün şey benim hakkım!"
"Nerden senin hakkın oluyormuş? Bakalım Duru-"
"Aay susun biraz artık ya. Bıt bıt bıt beynimi yediniz!" Duru ellerini beline koyup elbisesinin izin verdiği hızda dönerek gözlerini Burcu ve Sırma'nın üzerinde dolaştırdı. "Dökülün bakayım. Şu hak mevzuu nedir? Neyin kavgasını yapıyorsunuz siz?"
Bu sırada çalınan kapı ile derin bir nefes alan kızları görünce iyice işkillense de üzerinde durmadı. Bunu konuyu nasılsa çözecekti.
Selvinaz Hanım içeriye girince Duru birkaç adım atıp gülümseyerek karşıladı kadını."Hazır misun diye bakmaya geldum hazirsın maşallah!"
Kadın ellerini çırparak daha bir şeyler söylemeye devam ediyordu ancak burdan sonrası altyazıya girdiğinden kızların üçü de birbirine bakmakla yetiniyordu.
Kapı yeniden açıldığında bu defa giren ise Aslı Han'dı. Annesinin lazca konuştuğunu ve kızların karşısında mum gibi dikildiğini görünce bir kahkaha atmadan duramadı Aslı Han.
"Anne, seni anlamıyorlar biliyorsun değil mi?"
Selvinaz Hanım, bu gerçeği hatırlayınca şaşkınca durup kızların yüzüne baktı. Gerçekten de kızının dediği gibi hepsi bomboş bakıyordu suratına. Gelin hanıma hızlandırılmış bir lazca kursu vermeleri şart olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA KARGASI
General FictionHer şeyin başladığı yerdeyim şimdi. Aslında bittiği yer mi demeliydim..