Deli Mavi

884 72 2
                                    

Tabiki uçaktan korkmuyordu!

Yalnızca acımasız bir katil iç organlarını deşiyormuşçasına kıvranmasına neden olan şu lanet regl dönemi bir miktar da midesini koşuya çıkarıyordu. Hepsi bu!

Uçağın tekerlekleri karaya vurduğu o ilk an Duru'nun narin dudaklarının arasından bir küfürcük uçup gitti.

Gerçekten! Çektiği bu acıdan nefret ediyordu ve en ufak bir sarsıntı canını yakarken aptal pilotun aptal uçağının aptal tekerlekleri bir türlü duramıyor; karaya vurup duruyordu.
Rahatsız edici!

En nihayetinde aptal pilot uçağı durdurmaya karar verdiğinde Duru da derin bir nefesi koparıp attı içinden. Demirhan başlarda uçaktan korktuğunu düşünüp eğlendiği Duru'nun yüzünün kaskatı halini gördüğünde birkaç dakika önce yaşamış olduğu şeyi hatırlayınca sessiz bir küfür mırıldandı. Tabiki bilmiyordu o acıyı ama bir keresinde bir yerlerde okumuştu. Şiddetli bir regl sancısının sağlıklı bir erkeğin birkaç küçük kaburga kemiğine mal olabileceğini. Yani yanında kıvranan kadının acısını iliklerine kadar hissedebiliyordu. Az önce Duru'nun ciğerlerinden söküp attığı o derin havayı içine çekip rahatlamaya çalıştı.

Rahatlamak zorundaydı.

Yaklaşık yarım saat sonra iki katlı küçük ahşap evde olacaktı ve..

Ve bilirsiniz işte. Annesi pek de sakin değildi. Bir de tabi süpürgeli cadısı vardı.

Onu hatırlayınca içinde ince bir sızı baş gösterdi. Gerçekten aşık mı olmuştu? Mümkün olabilir miydi böyle bir şey? Hem hani o cadı yalnızca kendisine aşık olacaktı. Bu herif de nereden çıkmıştı!

Duru'nun toparlanmasını beklerken uzun süredir çalmaya devam eden şarkıyı da susturup ipodunu çantasına attı. Hazırlardı. Selvinaz hatun onları beklerdi!

***

Başını yasladığı koltukta sağa çevirip camı sonuna kadar açtı. Efsane bir rüzgar vardı ama hayır üşümekten çok uzaktı Duru. Ciğerlerini talan eden hava alışık olduğunun çok dışında buram buram yakıyordu içini.

Ve o koku..

Demek bu adam toprak kokuyordu. Kendi toprakları gibi kokuyordu.

Yağmur sonrası gibi. Uzaklardan gelen çam kokusu gibi. Çamın toprağa karışan aşkı reçine gibi..

Son bakışın duruyor gözümde
Bir alev gibi deli mavi..

Deli mavi.

Demirhan'ın amcasının oğlu Mert Ali'nin kullandığı pek yeni sayılmayacak arazi aracının içinde sarsıla sarıla giderken radyoda çalan şarkıya takılmıştı aklı.

Epey eski bir şarkı olmaydı çalan. Bahsettiği o son bakışı anlatıyordu kadın. Bir alev gibi deli mavi diye.

Tam da böyle değil miydi önde oturan adam. Alev gibi içini yakıp kavuran deli mavi.

Yanında oturan Tuna'nın koluna dokunmasıyla sıyrıldı düşüncelerinden. Göz kırpıp hafifçe salladı başını.

" Bunu söylemek pek hoşuma gitmiyor ama. Yani inince haber verdin mi?"

Tuna'nın kimden bahsettiğini anlayınca utançla ısırdı dudaklarını. Unutmuştu. Ah hadi ama aklını başından alan bir kokuyla başa çıkmaya çalışıyordu.

Tuna'nın kimden bahsettiğini anlayan tek kişi Duru değildi. Arabanın durmasıyla ön kapıyı çarparak çıkan ve çıkmadan çok lazımdı diye söylenmeyi ihmal etmeyen deli mavi de anlamıştı yeterince.

ADA KARGASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin