Rüyanın üzerimde bıraktığı ağırlıktan kurtularak gözlerimi araladım. Tanıdık olmayan bir odadaydım. Yattığım yataktan destek alarak doğruldum. Neredeydim ben?
Tahta duvarları, dolabı ve makyaj masası olan bir odadaydım. Kesinlikle tanıdık olmayan bu odadan çıkmak için yorganı üstümden atıp ayağa kalktım.
Tahta olsa bile süslü olan kapıyı açtığımda kimse yoktu etrafta. Kocaman, sarayı ya da şatoyu andıran bir yerdeydim.
Tam karşımda muhafız kılıklı biri duruyordu. Kapıda nöbet tutmaya başlamış gibi bir hali vardı.
Göz göze gelince biraz duraksadık.
"Sende kimsin?"
Sahte bir öksürükle sırtını dikleştirdi.
"Ben muhafız Liam. Toprak krallığının baş muhafızıyım."
Öylece suratına bakıp ciddi mi diye anlamaya çalıştım. Gayet ciddiydi ve bu beni korkutuyordu.
"Neden buradayım?"
Yutkunsada kendinden emin bir şekilde cevap verebildi.
"Ne yazık ki size fazla bilgi veremem. Lütfen hazırlanın, birazdan sizi salona götürmem gerekiyor."
Yavaşça kafamı saklarken beynim donmuştu. Dediklerini anlamaya çalışırken kapıyı suratına kapattım. Bir kaç dakika öylece zemine baktıktsn sonra iç çekerek kafamı topladım.
Dediği gibi kendimi hazırlamak için dolabı açtım. Dört farklı elbise vardı. Yeşil ve beyazı atladım. Kırmızı yırtmaçlı elbise ve lacivert göğüs dekolteli olan arasında seçim yapamayınca opiti pitiyle işi çözmeye karar verdim.
Şansıma çıkan lacivert elbiseyi aldım. Üstümde ki kıyafetleri çıkarıp yatağa bıraktım. Üstüme laciver dekolteli elbiseyi giydim.
Masanın başına geçip sandalyeye oturdum. Aynaya bakınca bir an ürperdim ve yansımanın bana ait olup olmadığını kontrol ettim. Saçlarım pembeydi, kahkülüm vardı ve mavi gözlüydüm. beden falan mı değiştirmiştim?
Saçlarımı taradım. Makyaj malzemelerine dokunmak içimden gelmedi. Bende tekrardan kapıyı açtım.
Tekrar kapıyı açtığımda Liam kapının önünde aynı şekilde dikiliyordu. Gözleri göğüslerime kaysada hızla gözlerime tırmandı. Bu hareketi sırıtmama sebep oldu.
"Lütfen beni takip edin."
Kafamı salladığımda yürümeye başladı. Bende peşinden ilerledim. Gösterişli sarayın alt katında ki süslü salona girdik. İçiceklerin olduğu bir masanın etrafında bir sürü süslü kişi vardı. Fakat yüksek platformda 8 tane süslenmiş, tahtadan sandalye vardı.
4 sandalye doluydu. Dördü tahta benzerken diğer dördü ise gösterişsizdi.
Bu ayrımcılık canımı sıksada durumu anlamadan kavga çıkarmak istemediğim için sessiz kaldım.
Liam beni kalabalığın arasında bırakıp gözden kaybolunca platformda, öksürerek dikkatleri çeken adama baktım. Kahverengi gür saçları ve aynı renk parlayan gözleri vardı. Üstüne yeşil takım elbise ve beyaz gömlek giymişti.
"Öncelikle hepiniz sakin olun. Şuan tamamen güvendesiniz. Ben Toprak Kralı Kratos. Sizi buraya, Trespia'ya, ait olduğunuz diyara getiren bizlerdik. Bundan sonra kendi krallığınızda yaşayabilirsiniz. Çoğunuz halktansınız, ama aranızda 4 varis var."
Nefeslenmek için kısa bir ara verdi ve devam etti.
"Bugün o dört varisi bulacağız ama önce rahatça eğlenin, sonra erkekler gitsin ama hanımlar burada kalsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Nothing
Teen FictionThe Nothing Mavi kadar sonsuz serisinin ilk kitabı. . . . . . Mavi kadar sonsuz, siyah kadar yanlız.