Sinir ve hayal kırıklığı ile olduğum yerden destek alarak yavaşça ayağa kalktım. Söylenerek arkamı döndüğümde yerde bir mektup olduğunu gördüm. Eğilip mektubu yerden aldım. Zarfı açıp içinde ki kartı çıkarttım. Bu Toprak krallığında yapılan bir balo davetiyesiydi. Ama benim için değildi. Yine bir balo oluyordu ve ben yine davetli değildim. Havada uçan bir karga gaklamaya başlayınca dikkatimle beraber gözlerimde ona kaydı.
Karga hızla üstüme uçunca kaçayım derken ayağım kayınca kayalıklardan aşağı düştüm. Mektup elimden fırlarken ben acıyla inledim. Acıdan dolayı titreyen kollarımla yerden destek alarak oturur pozisyona geçtim. Etrafıma baktığımda mektupta kargada ortadan kaybolmuştu.
Söylenerek ayağa kalktım. Kargalar bile bana düşmandı.
Bu sefer baloya gitmeye kararlıydım. Davetiye olmadan giremezdim, bu yüzden zorla girmekten başka seçeneğim yoktu. Beni bu kadar küçümseyip yok saymalarına daha fazla dayanacak değildim. Sanırım biraz boy gösterisi yapmanın vakti gelmişti artık.
Elimi sallamamla etrafımı saran kelebekler benden uzaklaştıklarında üstümde altından, göğüs dekoltesi olan kısa etekli hoş ve biraz da iddialı bir elbise vardı.
Black'in gelmesi için ıslık çaldım.bir kaç dakika içinde Black ortaya çıktı. Önümde eğilerek selamladıktan sonra yanıma geldi. Çantamı çıkarıp kayalıkların altına sakladıktan sonra Black'e bindim. Komutumla beraber hızlıca Toprak Krallığına doğru yola çıktık.
Kısa etekli bir elbise giyerken sırtına binince eteğim çok yukarılara çıktı. Ne de olsa görecek kimse yoktu gerçi. Ya da görseler ne olucak? Açık olan tek şey bacaklarım.
Sonunda sarayın önüne geldiğimde muhafızlar kapıyı tutuyordu. Kapıya kadar gelince Black'ten indim. O yanımda beklerken muhafızlar baktım.
Bu şekilde girmeme sebep olan herkesten nefret ediyorum..
Kapıya iyice yaklaştığımda iki muhafız birden kılıçlarını boğazıma dayadı. Keskin soğukluğu hissetmek canlandırıcıydı. Ama bu bir dövüş olmayacaktı.
Parmağımı şıklatmam ile kılıçlar kelebeğe dönüştü. Adamlar şakına dönünce kapıyı kendim için kendim açtım.
Muhafızlar tam beni durduracakken Black'ten gelen kükreme ile geri çekildiler. Ama ona baktıklarında gözlerinde oluşan korku geçmişe dayalıydı belli ki. Anlaşılan Black'te geçmişi olan biriydi.
Kapıdan içeri girdiğimde Black'te yanımdaydı.
Kapı arkamızdan kapanınca oluşan gürültü yüzünden müzik durdu ve herkes bize baktı. Bende Krallar ve Varislerine baktım. Şaşkın olmayan tek kişi Ares'ti. Aniden farkına vardım, o daveti oraya bırakan Ares'ti, muhtemelen karga da onu Ares için geri almıştı.. yani buraya gelmem ve gücümü göstermem için önüme yem atmıştı ve bende bunu yemiştim. Sinirimi bozsa ve beni böyle kandırması kalbimi kırsa da zaten zamanı gelmişti.
Şokla bana bakan diğer herkese döndüm. Kratos çok sinirli bakıyordu.
Üstüme yürürken bağırdı."İçeri nasıl girdi-"
Black ona doğru kükreyince Kratos'un yüzüne şok ifadesi oturdu. Onları bu kadar şaşırtan neydi? Ve Ares neden bunu da bekliyor gibi sırıtıyordu?
"Sen nasıl..."
Dedi Black'e bakarken.
"Aretha'nın Nagueli..."
Dedi Aruna şaşkınlığını saklayamadan. Bu kadarı beni de şaşırtmıştı. Aretha bana bundan bahsetmemişti. Bana hep bir yılanın nagueli olduğunu söylemişti, hatta bu kanıtlamıştı. Yine de bozuntuya vermemeye karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Nothing
Подростковая литератураThe Nothing Mavi kadar sonsuz serisinin ilk kitabı. . . . . . Mavi kadar sonsuz, siyah kadar yanlız.