Oluşan sessizlikte bakıştık. Birbirimizi inceleyerek saniyeler belkide dakikalar harcadık.
"Aruna'ya öldürmekle ilgili dediğin şeyle neyi kastetmiştin?"
Dedim birbirine kenetlenmiş ellerine bakarak. Gözlerim yukarı tırmanamıyordu.
"Aruna.. mükemmeldir. Kral olmakta mükemmeldir. Yakışıklılığı mükemmeldir. Gücü mükemmeldir. Düşmalığı mükemmeldir. Ama bir aşık olarak Aruna berbattır. Takıntılıdır, kıskanır, kibardır ama bir tek olmak ister, her şeyin, herkesin olmak ister. Seni kontrol etmek ister, mutlu olmanı ister, eğer mutlu eden oysa."
Kafamı olumsuz anlamda salladım. Bu kadarını anlamayacak kadar aptal değildim. Benim istediğim gemişiydi.
"Bana yaşananları anlat."
Şaşırarak sırıttı.
"Doğru sorular sormaya başladın, peri kızı."
Cevap vermedim. O da anlatmaya başladı.
"Sen Aruna'nın ilk aşkı değilsin."
Aruna'ya aşık değildim ama... Kalbime saplanan oku hissedebiliyordum. Aşık olmadığım birinin ilk aşkı olmamak neden beni üzüyordu?
"Onun ilk aşkı Elis'ti. Soylu bir deniz kızıydı. Benim dışımda nasıl öldüğünü bilen kimse yok. Elis senin gibi dik başlı bir kadındı. Aruna'yı aldattı. Aruna'da hem Elis'i hemde onunla yatan o zamanların baş muhafızı Dean'ı öldürdü."
Sözleri beynime çivi gibi saplandı. O mükemmel bir aşık değildi. O takıntılı biriydi. Benimde sonum Elis gibi olacak mıydı? Beni de mi öldürecekti?
"Beni neden uyarmadın..?"
Dedim korku dolu gözlerle onun ellerine bakmaya devam ederken.
"Neden uyarayım? Eğer ona aşık olursan zaten mutlu bir şekilde yaşarsınız, olmazsan seni kendisiyle olmak için zorlamaz. Elis ihaneti yüzünden öldü, sen sadık birisin."
Kafamı olumsuz anlamda sallarken kaşlarımı çattım.
"Bu saçmalık!"
Kalbimde oluşan acı beni delirtiyordu. Aruna bana zarar verebilir miydi? İnsan aşık olduğu kişiyi öldürebilir mi?
"Aruna bana zarar vermez!"
Ares sırıtıyordu hâlâ. Yakarışlarım umrunda bile değildi.
"Korkma peri kızı. Ben sana zarar verecek demedim. Belki de değişmiştir."
Doğruya, bir sevdiği kadını öldürmüştü, yani bir değişim olmuş olmalıydı. Umarım Ares'in beni daha da kızdırmak için söylediği sözleri doğru çıkar.
Gözlerim dolmuştu. Aruna tarafından öldürülen bir vâris düşüncesi korkunçtu. O barış adamı olmalıydı. Benim tarafımda olmalıydı. Vahşi biriyle düşman olmak dışında bir seçeneğim yoktu.
"Benim sıram."
Hâlâ bir konuşacak mıydık? Ne durumda olduğumu görmüyor muydu? Aslında belkide konuşursam kendime gelebilirdim, içinde kalmasındansa bir şeyleri dışa vurmak iyi olabilirdi.
"Bu sefer istediğimi soruyorum tahmin edebiliceğin gibi."
Cevap vermeden sorusunu bekledim. Sonunda mesajımı anlayıp devam etti.
"Neden bana geldin?"
İşte asla cevap veremediğim bir soru. Bir nedeni yoktu. İçimden bir ses gel dedi, bende geldim. Ama somut bir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Nothing
Teen FictionThe Nothing Mavi kadar sonsuz serisinin ilk kitabı. . . . . . Mavi kadar sonsuz, siyah kadar yanlız.