Leke

5 3 0
                                    

Ormana girinde ıslık çalarak Black'i çağırdım. Black önce önümde beni selamlayıp sonra yanıma geldi. Sırtına bindim. Haritamı açtım. Mavi ile işaretlediğim yere işaret parmağım ile vurdum. Burada Aretha'nın bahsettiği bir tüccar vardı. Black'e komut vermem ile yola çıktık. Bildiğim kadarıyla bir yere bir kere gidince yolu ezberlediği için bir daha bu sorunu yaşamayacaktık.

Mavi ile işaretli yere geldik. Ağaçların arasında küçük bir kulübe vardı. Kulübenin önünde Black'ten indim.
Yavaş adımlarla Black'ten uzaklaşırken kulübeye yaklaştım. Kapıyı iki kere çalıp geri çekildim.

Kapıyı yavaşça açıldı. İçerisi dışarıda gözükenin iki katı falandı! Loş ışık ile aydınlanan kulübeye girdiğimde kapı arkamdan kapandı. Etrafım çeşitli silahlar, iksirler ve ne işe yaradığını bilmediğim tonla şey vardı.

Tezgahın arkasında ki adama baktım. Küllü beyaz saçları vardı. Sakalını ve bıyığını tıraş etmişti. Üstünde siyah bir pelerin vardı.

"Ne istersiniz efendim?"

Dedi sakince. Etrafıma bakınmayı kesip dikkatimi ona verdim. Sol elimi kaldırıp elimin hâlini gösterdim.

"İyi gelebilecek bir krem, sargı ve çanta lütfen."

Dedim kibar bir sesle. Gözlerini kısıp iyice elime baktı. Sonra anlamış gibi kafasını salladı. Sonra önümden ayrılıp merhem gibi şeylerin olduğu kısma gitti. Tahta bir kutuyu aldı, sonra duvara tutturulmuş raftan biraz sargı bezi aldı. Ardından arka da duvara asılı olan çantalardan rastgele birini aldı. Eli dolu tekrar karşıma geçip elinde ki malzemeleri tezgaha bıraktı.

"50 vant efendim."

Vant buranın para birimiydi. Aretha nasıl becerdiyse ben oradan ayrılırken cebime biraz vant denen madeni paralarla dolu bir kese koymuştu. Keseyi açıp 50 tane vant çıkarıp tezgaha koydum. Keseyi cebime atıp tezgahta ki kremi ve sargıyı aldım.

"Ya işe yaramazsa?"

"Yarar."

Dediğinde kapı açıldı. Bu açıkça defol demekti. İstediği gibi sessizce kulübeden çıktım. Black oturmuş beni bekliyordu. Ardımdan kapanan kapıyı yok sayarak kremi açtım. Sol elime kremi boca ederken acıyla inleyip ardından etrafına sargı bezini sardım. Tek elle yapmak oldukça zordu ama yavaşça buna alışmaya başlamıştım.

Kalan sargı bezinin ve kremi çantaya koydum. Sonra Black'e yaklaştım.o otamatik olarak ayağa kalkmadan önce sırtına oturdum. O ayağa kalkınca ayaklarım yerden kesildi.

"Ateş Krallığına."

Black hızlanırken kulübe gözden kayboldu. Her zaman ki gibi ormanın sonunda Black'ten ayrıldım. Sarayın kapısında ki muhafızlar kapıyı açmayınca kaşlarımı çattım. Bu neydi şimdi?

"Üzgünüm efendim, Kralın emri içeriyi kimseyi almamamız yönünde."

Derin bir nefes aldım. Ares cidden sinirlenmiş olmalı. Eminim duygusal olarak sıkıntılı bir durumdadır.

"Ben kimse değilim."

Derken sert bir bakışla onlara baktım. Ben kimse değilim.

Cevap vermediklerinde sinirden tırnaklarımı elime geçirdim.onlara saldırmamak için kendimi zorla uzaklaştırmam gerekiyordu. Arkamı dönüp ormana doğru hızlı adımlarla ilerledim. Black'i çağırmak yerine sakince düşünüp bir yol bulmak için başka bir yere gitmeye karar verdim.

Haritayı çantadan çıkardım. Yakınlarda ki bir göle gitmeye karar verdim. Hızlı adımlarla göle doğru ilerlemeye başladım. Ne yapmam gerektiğini düşünmem gerekiyordu.

The Nothing Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin