Tahmin ettiğim gibi kırmızı olan elbiseyi giymeden önce üstümde ki kıyafetleri çıkartıp katlayarak yatağa bıraktım. En azından iddialı bir şeyler yerine bunu seçmişti. Omuz askısı olmayan şişik mini etekli elbisenin altına altın rengi uzun topuklular giydim.
Saçlarımı at kuyruğu bağlayıp kırmızı bir ruj sürdüm. Sonra odadan çıkıp tekrar balkona gittim. Ares orada öylece duruyordu.
"Nasıl olmuşum?"
Dedim o daha beni fark etmeden. Önce kafasını sonra tüm bedenini çevirdi. Hayranlıkla sırıttı.
"Çok güzelsin peri kızı.."
Yanıma yaklaştı. Ne yapacağını anlamadığım için geri çekilemedim.
Elini yanapıma koyduğundaysa kaçmak için çok geçti. Yavaşça eğilip dudaklarımızı kavuşturduğunda kalbim küt küt atmaya başladı. Ayrılırken kızardığıma emindim. Onunda dudağında kırmızı ruj lekesi kalmıştı."Ne-neden öpüyorsun!"
Güldükten sonra zorla cevap verdi.
"Gayet memnundun az önce?"
Dedi alayla. Sinirle yanından ayrıldığımda gülmemek için kendini tutuyordu. Hemen odamda ki aynaya baktım. Aynadan kendime baktığımda şaşırdım. Yaralarım yok olmuştu. Yüzüme nur inmişti. Anlaşılan öpmesinin sebebi buydu ama öpmeden de yapabilirdi yani neden..
Daha önemlisi ben neden bu hâle gelmiştim? Bundan sonra her onu gördüğümde bunu hatırlayıp rezil hissediceğim!Sinir ve utançla olduğum yerde çırpındım ve derin nefesler aldım. Yaklaşan ayak seslerini duyunca kapıya yaklaştım. Ares kapıyı açar açmaz yüzüne geri kapattım.
"Şimdi çıkıcağım ve hiç bir şey olmamış gibi yapıcaz, tamam mı?"
Dedim kapının ardından. Bir süre sessizlik oldu sonra Ares onayladığını belirtti. Kapıyı açtıp odadan çıktım.
"İstersen sana bunu unutturabilirim?"
Unutmalıydım. Gayet makûl bir teklifti. Kafamı salladım.
"Olur."
Anlamlandıramadığım, ama kesinlikle alaya çok uzak bir ifadeyle baktı bana. Tekrar yapıştı dudaklarıma. Kendimi geri çekecekken ruhum çekilmiş gibi oldu bir an.
Gözlerimi kırpıştırarak Ares'e baktım. En son balkonda olduğumuza emindim. Hatta beni fark etmediği için ona seslenecektim. Ne ara buraya gelmiştik? Ve neden eli belimdeydi?
Kendimi hızlıca geri çektiğimde tutmak için çabalamadı.
"En son balkondaydık..?"
Dedim nasıl olduğunu anlamayarak. Anlam yükleyemediğim acılı bakışları yavaşça alaya dönüştü.
"Kafan cidden karışık olmalı peri kızı. Hiç uyumuyor musun?"
Dedi ve öylece önümden geçip koridorda yürümeye başladı. Arkasından seslendiğimde beni takmadığı için peşine takıldım. Beraber mutfağa indik. Buzluğu açıp şarap çıkardı. Şarabı masaya koyduğu gibi şişeyi elime aldım. O da bana bakmak yerine kadehlere yöneldi.
"Neden baloya gitmiyoruz?"
Ellerinde kadehlerle bana döndü. Tek kaşı havadaydı.
"Ne acelesi var?"
"Ee, beni aradılar mı?"
"Aruna, Boreas ve Adel epey aradılar seni."
Yutkundum. Terra en yakın arkadaşım dı, en çok onun aradığını düşünmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Nothing
Teen FictionThe Nothing Mavi kadar sonsuz serisinin ilk kitabı. . . . . . Mavi kadar sonsuz, siyah kadar yanlız.