x27 "I cant believe that everything happened"

2.8K 143 21
                                    

Skylynn Prescott

Harry daha gelmemişken onun için bir şeyler hazırlamak bana uygun görünen şeydi. Önce, sehpanın üzerine çerez gibi şeyler çıkartmayı düşündüm ama onu yumuşatmak için bu çok yetersizdi.

Bu yüzden dişiliğimi kullanmaya karar verdim. Tabi abartmadan. İnce bir atlet ve mini etek giydim. Amacım onu ayartmak değildi hayır, bana çok kızmaması için veya aramız bozulmasın diyeydi bu çabam.

Onun etrafımda olmasını sevdiğimi farkediyordum gün geçtikçe. Aslında bu sevgiden mi yoksa bir çeşit alışkanlıktan mı emin değilim. Ama fark eder mi?

Koltuğuma yayıldığım sırada kapı zilim çalmıştı, bu Harry olmalıydı. Gidip kapıyı açtım. "Hey," dedim büyük bir sakinlik ile.

Bana sırıttı ve üzerimi süzmeye başladı, gözleri büyürken hemen sokak kapısını sertçe kapadı. Kıkırdadım. "Bu haldeyken kapıyı sonuna kadar açmamalısın, yaramaz Sky," diye mırıldandı. Ardından ben gülümserken beni kendine çekip kollarını etrafıma sardı.

Parfümünün kokusu akciğerlerimi bilinçsizce doldurduğunda memnuniyetle gülümsedim, güzel kokuyordu. Ah, mükemmel demeliydim.

"İçeri geçelim," diye mırıldandım, kokusunun üzerimdeki etkisi daha geçmediğinden garip bir şekilde konuşmuştum, Harry kıkırdadı.

Harry'nin kıkırdadığı, gülümsediği ve delice kahkaha attığı anları çok seviyordum. Onu mutlu görmenin hissettirdiği rahatlık bir yana; kızgın olduğu anlardan daha sevimli oluyordu. Evet, kızgın ve sinirliyken sevimliden baya bir uzaktı. Aslında seksi oluyordu ama sevimli iken de seksi olduğundan sevimli olduğu zamanlar favorimdi.

Ah, boşverin. Kokusunun etkisinden dolayı saçmalıyordum.

"Eteğini sevdim," dedi sırıtırken, gülümsedim ve kanepede yanına oturmak için yanına yürüdüm, ama kolumdan çekiştirerek kucağına düşmemi sağladı. Her zaman ki Harry.

"Neler yaptın? Yani, gittikten sonra, bilirsin, kavga ediyorduk ve-"

"Tamam, Harry, anladım." Dedim ve gülümsedim ama sonra sorusunun cevabı aklıma geldi ve gülümsemem soldu. "Aslında, bende bunu konuşmak istiyordum," diye söyledim bir çırpıda. Heyecan ve korku bedenimi sarmıştı.

O bana dikkatle bakıp her hareketimi kesintisiz izlerken derin bir nefes aldım. Bunu ondan saklamak aptallık olurdu.

"Ben, senin adına özür dilemek için Liam'ın yanına gittim. Çünkü sana sinirliydim ve farkettim de, bunu sırf seni sinir etmek için yaptım, sanırım."

Derin bir nefes alıp ona baktım. Tahmin ettiğim gibi beni şaşırtmayarak kaşlarını çatmıştı. Bir şeyler söylemeliydi.

"Sana bir şey yaptı mı?"

Sakin sesi ile bana bunu sorması bende şok etkisi yaratmıştı. Bana kızmayacak mıydı?

"Hayır, bir şey yapmadı," aslında, bir bakıma doğru olan bu değildi ama sonucunda bana bir zararı olmamıştı. Buna kafa yormak yerine aklımın bir köşesinde cevabını merak ettiğim şeyi sordum.

"Bana kızmayacak mısın?"

Belimdeki elleri sıkılaşırken sıkıntılı bir nefes verdiğini duydum. "Seninle bir kavga daha yapmak istemiyorum, bence bu konuyu kapatıp üstümüzdekilerden kurtulmalıyız." Fikrini önerdiğinde yüzündeki o sırıtış yerini almıştı. Kıkırdadım ve sevinçle boynuna sarıldım.

Hey, ima ettiği şeyi yapacağımız için sevinçli değildim, konunun kapanması benim için gerçekten önemliydi.

Geri çekilip yanağını öpecekken o erken davrandı ve dudaklarımı kendininkilerle kapadı. Biraz hareket edip kucağında ki konumumu değiştirdim, artık bacaklarım iki yanından koltuğa dayanıyordu. Tek elimi saçlarına daldırdım ve onları parmaklarımda döndürmeye başladım. Bunu yapmayı seviyordum.

problem • stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin