Zifiri Karanlık 1.Bölüm: KAN
"Burada biraz kan dökülecek!"
༺༻
2 Gün Önce
Saat 16:00, okul çıkışı. Genelde eve gitmemek için okulun çevresinde dolaşan biriyim. Tabii benim yaşadıklarımı yaşayan kimse eve geri dönmek istemez.
Bende böyle biriyim işte. Akşama kadar o eve dönmemek için tek başıma yürürüm sokaklarda. Kabuslarımı süsleyen o eve neden geri döneyim ki? Zaten günümün yarısı okulda diğer yarısı sokaklarda tek başıma gezinerek geçiyor. O eve sadece uyumak için giderim açıkcası.
Okuduğum okul baya ıssız bir yerde. Peki bu umrumda mı? Hayır. Ölümü dört gözle bekleyen biri olarak neden korkayım ki bu ıssız sokaklardan.
Kulaklığımı takıp, tam şarkı açacakken ara sokaklardan gelen bazı sesler duymaya başladım. Sesin tam olarak ne olduğunu anlayamasamda ara sokaklardan birine girdim. Yavaş ve sessiz adımlarla yürümeye başladım.
Sesin olduğu yere doğru gittiğimde duvarın arkasından neler olup bittiğini gizlice izlemeye başladım. Yaklaşık kırk yaşlarında, dizlerinin üzerine çökmüş elleri bağlı bir adam ve etrafında duran benim yaşlarımda, yani onyedi veya onsekiz yaşlarında beş kişi.
İçlerinden biri elindeki silahı adamın kafasına doğrultmuştu. Adamın yalvarışlarını duyabiliyordum. Diğerleri ise durup sadece izliyordu.
Hemen telefonumun kamerasını açıp, odakladıktan sonra direkt tuşa bastım.
Bir dakika ya? Flaş? Flaşı açık unutmuşum!
Fotoğrafları çekip, polise gitmeyi planıyordum ama maalesef bu böyle olmadı.
Telefonumda çıkan flaş ışığıyla tüm gözler bana çevrildi. O an hızlı adımlarla hunharca koşmaya başladım.
Ta ki ayağım takılıp yere düşene kadar. Ayağa kalkmaya çalıştığım an karşımda bana bakan bir çift kapkara gözler gördüm. Yanılmadıysam karşımda duran kişi oradaki adama silah doğrultan kişiydi.
Aniden yüzüme damlayan yağmur damlalarını hissettim. Gökyüzünü kapkara bulutlar sarmıştı. İçimden bir his çok kötü şeyler olacak diyordu sanki.
Karşımda durup bana bakan çocuk sıkıca kolumdan tutarak beni ayağa kaldırdı. "Ne işin var senin burada?!" dedi oldukça sert ve gür çıkan ürkütücü sesiyle.
"Bırak kolumu!"
"Telefonunu ver!"
"Kolumu bırak dedim sana!"