Zifiri Karanlık 6.Bölüm; Gökkuşağı
"Şiddetli bir fırtınanın ardından gökyüzünde pırıl pırıl parlayan gökkuşağı, tüm acılarımıza rağmen gülümsemektir aslında."
༺༻
Okuldan biraz uzaklaştıktan sonra hep birlikte yavaş adımlarla yürümeye başladık.
"Bu yaptığımız şey bana pek doğru gelmedi." dedi Umut tedirgin bakışlarıyla.
"Artık bu konuyu kapatalım. Uzadıkça uzar çünkü." dedi Eymen.
"Kapatalım bakalım. Umarım bu konu bir daha açılmaz." dedi Umut.
"Umarım." dedim kısık bir ses tonuyla.
Önceden tek başıma yürüdüğüm bu ıssız sokaklarda, artık beş kişiyle birlikte yürüyordum. Katil olmaları beni korkutmuyordu, çünkü bende artık bir katildim. Fakat beni korkutan başka birşey var gibiydi. Evet, doğru bir yolda ilerlemiyordum. Yanımdaki kişilerse pek iyi insanlar değillerdi. Yani sanırım. Belki de çok iyi insanlardı, hayat onları bütün bunlara zorluyordu. Bütün bu maceraya onları sürükleyen şey kötü yaşantılarıydı. Ben neden buradaysam onlarda kendince sebeplerle buradalardı.
Bir cinayet çetesi ve her tarafı kanla kaplı bir hikayenin içindeydik hepimiz. İçimiz nefret doluydu ve bu nefreti insanları öldürerek dindirmeye çalışıyorduk. İyi geliyor muydu bu peki? Bilmem. O silahtan çıkan kurşun karşımızdaki kişinin tam beyninin ortasına isabet ettiğinde çıkan kanlar hiçbir şey hissettirmiyordu bana. Peki bunu yapmaya devam edecek miydim? Evet. Sonuna kadar devam edecektim.
Hepimiz sessizce, ıssız ve terk edişmiş sokaklarda yürümeye devam ediyorduk. Umut'un bakışlarından korktuğu anlaşılıyordu. Mert sadece telefonuna bakarak birilerine mesaj yazıyor gibiydi. Oğuz ellerini cebine koymuş düşünceli bir şekilde yere bakarak yürüyordu. Çağrı ise gayet rahattı, dik duruşuyla korkmuyor olduğu belli oluyordu.
Eymen'e baktığımdaysa bir bilinmemezlik içinde gibiydi. Kararsızdı ve tedirgindi. Bakışlarından anladığım tek şey bunlardı. Soğuktan çatlamış dudaklarını yaladıktan sonra bize döndü, "nereye yürüyoruz lan biz?"
"Ne bileyim oğlum, ben siz yürüyorsunuz diye yürüyorum." dedi Mert.
"Neyse ya eve gideceğim ben. Siz ne yapıyorsanız yapın." dememle arkamı dönüp geldiğim yoldan geri yürümeye başladım.
"Bi' kere de kaçma kara fırtınam be!" diye seslendi Eymen arkamdan.
Okulun olduğu yere geldiğimde hala polislerin orada olduğunu gördüm. İnsanlar okulun önünde durmuş, şaşkınca izliyorlardı. Meraklı gözlerle okula bakarken, "ne oluyor?" diye soranlara, "bilmiyoruz." diyerek cevap veriyorlardı.