Zifiri Karanlık 19.Bölüm; Zaman Daralıyor.
"Bazen bazı şeyler için çok geç olabiliyor."
༺༻
Her zamanki gibi okulun koridorlarında yürüyordum. Yanımda Çağrı vardı ve koridorda hoplayıp, zıplayarak bir çocuk gibi yürüyordu.
"Hadi be biraz hızlı yürü. Çok uyuşuksun." dedi.
"Sende çok hareketlisin ne yapayım? Bi' dur yerinde artık."
"Ben hareketli değilim güzelim sen yavaşsın."
"Aman ya, sana da laf söylenmiyor. Hadi gir sınıfa geldik zaten." dedim ve birlikte sınıfa girip yerlerimize geçtik.
Eymen'in yanına geçip oturduğumda, "sınavda kopya vermezsen bozuşuruz kara fırtınam." dedi.
"Ya ben daha kendim bilmiyorum sınavı geçip geçmeyeceğimi, bir de sana kopya mı vereceğim? İkimizde sıfır alınca görürsün."
"Çok ta umrumdaydı sanki sıfır almak. Ben sınavlara karşıyım bi' kere." dedi, "eee hangi sınava gireceğiz şimdi?"
"Matematik."
"Ha tamam boşver o zaman ben kalkıp gideyim hiç gerek yok sınava." dedi ve ayağa kalktı.
"Saçmalama Eymen. Otur şuraya." dediğimde geri oturdu.
Sonrasında zilin çalmasıyla, hoca elinde sınav kağıtlarıyla sınıfa girdi.
Tek tek kağıtları dağıttığında önümde duran kağıttaki klasik sorulara öylece bakakaldım. En azından test olsaydı sallardım ve bir kaç tanesi tutardı, ama bu böyle değil.
Eymen'e baktığımda hızlıca adını soyadını yazdığını gördüm. Ardından havalı bir şekilde ayağa kalkışını... Hiçbir şeyi kafaya takmıyorcasına ağır ağır yürüyüşüyle kağıdı, hocanın masasına sertçe koyup sınıftan hızlı adımlarla çıktı.
Bizim sınıfta kimse hocanın karşısına boş bir kağıt koymamıştı bu zamana kadar. Eymen'in bunu yapması hocayı bayağı bir şaşkınlığa uğratmıştı diyebilirim.
Ben ise... Bazı sorulara en alakasız işlemleri yapıp, bazı sorularda da cevabını bildiğim için düzgünce cevap verip sınavın bitişine 10 dakika kala hocaya verip sınıftan çıktım.
Çağrı, Mert, Oğuz ve Eymen çoktan sınıftan çıkmış, beni bekliyorlardı. Fakat bir kişi eksikti. O kişiyse Umut'tu.
Umut'u en son gördüğümde sınav kağıdının içine gömülmüş, büyük bir hızla geleceğimden daha belirsiz olan matematik sorularını çözüyordu. Sanırım matematik işlemlerinim içinde kaybolmuştu ve artık Umut'a ulaşamıyorduk.
Bir de Ada vardı tabii ki. Metin komiser'in kızı. O da hemen arkamdan sınıftan çıktı ve sınavının çok kötü geçtiğini söyledi. Bu düşüncesini şiddetle destekliyorum, sınav gerçekten çok kötü geçmişti.
"Eee kara fırtınam, gidip kütüphanede ders çalışalım mı?" dedi Eymen.
"Ne? Sen ve ders çalışmak? Doğru mu duyuyorum?"
"Doğru duyuyorsun fakat anlamı yanlış."
"Ha?"
"Neyse." dedi geçiştirerek.
"Biz kantine gidiyoruz gelecek misiniz?" diye sordu Ada.
"Yok." dedi Eymen, "biz Alara'yla kütüphanede ders çalışacağız." diye devam etti kurduğu cümlenin üstüne basa basa.