%79

2.3K 209 90
                                    

Okul çıkışı yağmura yakalandığımda her yerim sırılsıklam olmuştu bile. Dinmesini bekleyene kadar sığındığım otobüs durağından ayrılma gibi bir şansım yoktu.

Hyunjin bugün hastaneden ayrılmıştı yani artık eski rutinime geri dönmüştüm. Şimdi doğrudan eve gidiyordum.

Yere düşen yağmur damlalarının bıraktığı şekilleri izlerken önüme düşen gölgeyle birlikte başımı kaldırdığımda oldukça tanıdık bir yüz ile karşılaşmıştım. Joy şemsiyesini bana uzatmış kocaman gülümsüyordu.

-
"Teşekkür ederim Joy sen olmasan ne yapardım."

Yağmur kokusu eşliğinde aynı şemsiye altında yürüyorduk. O da en az Hyunjin kadar uzundu ve yürürken sürekli omuzlarımız çarpışıyordu.

"Baksana Felix." Adımlarını biraz hızlandırdı. "Bugün Hyunjin eve geri dönüyor yani hazırlık yaptık. Niye akşam yemeğinde bize katılmıyorsun?"

Hyunjin'in adı geçtiğinde ister istemez dudaklarımı birbirine bastırmıştım sanki aklımda hep o yokmuş gibi.

Hastanede birlikte uyuduktan sonra yüzüne bir daha doğru düzgün bakamamıştım. Adı bile beni bu kadar heyecanlandırdıysa nasıl bakabilirdim ki?

Sonunda "Neden olmasın." Diye cevaplayabildim kısık sesle. Joy'un bakışları yine içimi görebiliyormuş gibi derinleşmişti.

Yolun geri kalanında konuşmamıştık. Oturdukları kata giden asansöre bindiğimizde kalp atışlarım yeniden hızlanmıştı.

"Niye ilk kez geliyormuş gibi davranıyorsun?"
Joy zeki biriydi. Onun da gözünden hiçbir şey kaçmıyordu garip davranışlarımı farketmemiş olmasını beklemek aptallık olurdu.

"Bilmiyorum." İçimden belki de hislerim böyleyken ilk defa geliyorumdur diye tamamladım cümlemi. Cevabım onu tatmin etmemiş olacak kaşlarını kaldırdı. Ama çok kurcalamamayı tercih etti.

Evlerine vardığımızda Hyunjin ortalıkta yoktu. Neyse ki Joy aradığım şeyin ne olduğunu biliyordu.
"Odasında."

"Gidebilir miyim?"
Başıyla onaylamasıyla merdivenleri yeniden tırmandım. Önceden geldiğim için odasının yerine zaten aşinaydım ama gitar seslerini takip etmek de yeterli olurdu.

Kapıyı tıklatıp vereceği cevabı beklemeye koyuldum.
"Git başımdan Joy."
"Benim, Felix."
Ağırlığımı verdiğim kapının aniden açılmasıyla neredeyse yere düşüyordum. Hyunjin'in kolları beni tuttuğunda o tanıdık kokusu yeniden içime dolmuştu.
"Dikkat et biraz." Gözlerimiz buluştuğunda sertçe yutkunmuştum.

Panikle geri çekildim. Hastanede yaptıklarımız yüzünden suçlu hissetmiştim. O narkozun etkisindeydi kendinde değilken yaklaşmasına izin vermemeliydim.

Acaba hatırlıyor muydu yoksa bir şekilde silinmiş miydi aklından? Bunu öğrenmek için tekrar ona döndüğümde gözlerini kaçırmıştı. Bu hatırlıyor anlamına mı geliyordu?

"Gitar mı çalıyordun?" Konu açmam gerekiyormuş gibi hissettiğimden aklıma ilk geleni söyledim.
Yatağın üzerindeki birkaç şeyi kaldırıp oturmam için yer açtı.

"Evet, yarışma için çalışıyordum. Yaralandıktan sonra programın gerisine düştüm."

"Şimdi daha iyi misin?"
"Evet." Bir an yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirdi. "Senin sayende."

Verecek yeterli bir cevabım olmadığı için kafamı sallamakla yetindim. Gözlerim o eşyaları kaldırırken yere düşen kağıda takılmıştı.

Kenarında ruj ile yapılmış bir dudak izi vardı. Giselle'den olduğuna emindim gerçi okulda da kızlar arasında popülerdi ama hiçbirinin ona böyle bir geçmiş olsun kartı hazırlayacak cesareti eminim ki yoktu.

Hyunjin'in gözleri benim ve kartın arasında gidip gelirken sonunda pes etti ve yerden alıp arkaya bir yere koydu.
"Her neyse." Eline gitarını aldı ve yeniden yanıma oturdu.

"Çalmam sorun olur mu?" Dedi.
Hayır anlamında kafamı salladım.
"Duymak isterim."

Sanırım hiçbir şey yaşanmamış gibi davranacaktı ve ben bundan memnundum. Ona bir şey olacak diye o kadar endişelendikten sonra yanımda olması bile beni mutlu ediyordu.

Gitar çalışını izlemek seyrettiğim en güzel manzara olabilirdi. Bir yandan şarkıyı mırıldandığını duyunca ben de kısık sesle eşlik etmeye başladım.

Lana Del Rey - Video Games.

Yüzünde gülümsemeyle bana döndüğünde gitarı daha sert çalmaya başladı. Böylece ses daha yüksek çıkıyordu.

Bozduğumu düşündüğüm için sustuğumda kafasını hafifçe yana eğdi.
"Hayır, devam etmeni istiyorum."

Tam itiraz edecekken kendisi söylemeyi bıraktığında kaçırmamak için devam ettirmek zorunda kalmıştım. Gözlerinin üzerimde dolaştığını hissedebiliyordum ama yine de ona bakmayı reddediyordum.

Bu bir kaç dakika hayatım boyunca en keyif aldığım anlar arasına kesinlikle girerdi. O gitarla bir bütündü. Ben ise duygularımı şarkılara dökmeyi hep sevmiştim.

Heaven is a place on earth with you.

Diğer kısımların aksine bu dizeyi yüksek sesle söylediğinde nedensizce heyecanlanmıştım. Üzerime alınmam için söylediğini düşünmem aptallıktı ama yine de bir an duraksayınca ritmi kaçırmıştım.

Kafam karışmış bir şekilde sözleri yeniden hatırlamaya çalışırken Hyunjin bu halime kahkaha atıyordu.

"Ne gülüyorsun kafamı karıştıran sensin." Bu çıkışım onu susturmanın aksine daha da güldürünce kafasına hafifçe vurdum.
"Seni şimdi-"

Joy'un odaya girmesiyle cümlemi yarıda kestim. "Bak sen." Dedi elindeki sigarayı içine çekerken. "Asıl sahneye siz çıkmalıymışsınız."

"Şunu odamda içme diye kaç kere daha söyleyeceğim abla?"

Hyunjin'in uyarısına kulak asmayan Joy omzunu yanındaki rafa yasladı. "Sesin çok güzel Felix. Sen de yarışmaya adını yazdır."

Sesimizin diğer odalardan duyulabileceğini unuttuğum için kendime kızmıştım. Utanç vericiydi.
"Çok teşekkür ederim ama o kadar iyi söyleyebildiğimi sanmıyorum."

"Anladım." Sigarasını parmaklarının arasında çevirirken sanki bir şey düşünüyormuş gibiydi. "Ben sizi bölmeyeyim o zaman. Görüşürüz."
"Hoşçakal."

Kapıdan çıkmasıyla Joy odaya girdiğinden beri telefona bakan Hyunjin, telefonunun ekranını bana çevirip bir mesaj gösterdi.
"Jisung evinde parti veriyormuş, ikimizi de davet ediyor bir tür oyun oynayacaklarını söyledi."

deal | hyunlix. 🖇Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin