deal | hyunlix. 🖇

%32

Okula vardığımızda arabadan inip bahçede yürümeye başladık. Zaten geç kaldığımız için acele etmenin bir mantığı yoktu.

Dersimin hangi sınıfa olduğunu hatırlamaya çalıştım. İngilizce olabilirdi. Emin olmak için Hyunjin'e sordum: "Ders hangi sınıfaydı?"
"İngilizce" 

Başımla onayladıktan sonra yürümeye devam ettim. Dersliğin önüne geldiğimizde kapıyı çaldım. "Gel." komutunu duyduğumuzda önden Hyunjin arkasından da ben sınıfa girdim.

Chrisle göz göze gelecek moralim ve yüzüm yoktu. Zaten kapatıcıya rağmen göz altlarım da mosmordu.

Hyunjin de bitkin gözüküyordu ama o bunu kapatmak için özel bir çaba harcamamıştı. Birkaç arkadaşına selam verip arka sıradaki yerine ilerledi.

Chris'in bana bakmadığından emin olmak için kafamı o tarafa çevirmeden göz uçlarımla izledim. O ise arkadaşıyla konuşan Hyunjin'e bakıyordu.

Eski bir anlaşmazlıktan dolayı birbirlerinden hep nefret etmişlerdi. Son olaylardan sonra da bu nefreti eminim kat kat artmıştı.

Ben dalmış bir şekilde düşüncelerimi tekrar tekrar analiz ederken önümdeki sıranın devrilmesiyle ikisinin birbirine doğru atılması bir olmuştu.

Diğer herkes onlarla birlikte ayaklanmış, bir çember oluşturmuşlardı. Öğretmen ise neler olup bittiğini henüz algılayamamıştı. Ben de bilmiyordum.

Önümdeki hep bir ağızdan tezahürat eden topluluğun arasından geçerek en öne ulaşmaya çalıştım.

Tam bir kaos ortamıydı. Chris Hyunjin'in boğazına yapışmıştı. Hyunjin basit bir ayak hareketiyle ondan kurtulmayı başarmıştı ve kollarını Chris'in sırtında birleştirerek onu etkisiz hale getirdi.

"Siz ikiniz derhal odama geliyorsunuz!"
Arkadan yankılanan müdürün sesiyle herkes telaşla sırasına oturmuştu. Önümdeki topluluğun çekilmesiyle Hyunjin'le gözlerimiz birbirini buldu. Ellerini yavaşça Chris'ten ayırırken gözleri hala üzerimdeydi.

•

Hyunjin

Uzun bir aradan sonra ilk kez bir kavgadan dolayı müdürün odasındaydım. Siyah koltukların yanında dikilirken müdürün masasındaki kağıtları imzalamasını bekliyorduk.

Ayağa kalkıp ellerini masanın üzerine koyduğunda dikkatimizi çekmek için sert bir şekilde boğazını temizledi.
"Söyleyin bakalım, nasıl gerçekleşti."

"Benim ve erkek arkadaşım hakkında hoş olmayan bir imada bulundu. Ben de buna kayıtsız kalmadım."dedim.
Okuldaki herkes bizi sevgili sandığı için -idareciler dahil.- belli etmemem gerekiyordu.

O sırada gözlerim kapının üst kısmındaki küçük cama takıldı. Felix'in sadece alnını ve dağılmış sarı tutamlarının bir kısmını görebiliyordum. Panikle kapının önünde bir görünüp bir kayboluyordu. Bu haliyle aynı bir civciv gibiydi. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım.

"Beni dinlediğinize emin misiniz Bay Hwang?"
Ellerini yeniden masaya vurduğunda irkildim.
"Bir hafta uzaklaştırma alacaksın."

"Peki ya ben?" Diye sordu Chris, odaya geldiğinden beri ilk defa konuşmuştu. Kanayan burnunu peçeteyle tutuyordu.

"Sen sınıfına gidebilirsin. Ama önce şu kağıtları imzalayın." Dedikten sonra bize iki farklı kağıt uzattı. Kağıdı tek hamlede imzalayıp müdürün önüne ittirdim.
"Şimdi gidebilir miyim?"

Başıyla Chrisi işaret ederek: "Sen gidebilirsin."
Ardından bana döndü.
"Seninle biraz daha konuşacağım."

Oflayarak yanımda duran sandalyeye oturup beklemeye başladım. Chris kapıyı açıp odadan çıktı. Kafamı uzatıp kapının aralığından Felixi görmeye denedim ama başarılı olamadım.

Dikkatimi müdüre vermeye çalışırken Felix'in Chrisle karşılaştığını düşünmek biraz rahatsız etmişti özellikle Chrisle onun için kavga ettikten sonra.

Müdür konuşmasına devam ederken birkaç cümleyi anca anlamıştım. Gerçekten sevdiğini sandığın kişiler için kendini kötü duruma düşürme sonradan üzülürsün tarzı şeylerdi hepsi bla bla.

Felixle sevgili filan olmadığımızı düşünmek çok komikti. Özellikle böyle bir durumdayken.

Konuşmanın sonunda ılımlı tavrımdan dolayı bana acımış gibi: "İstersen öğleden sonraki derslere kalabilirsin." Başımı sallayarak kapıya yöneldim. Tabii ki kalmak gibi bir niyetim yoktu.

Dışarı çıktığımda kapının çevresinde gözlerim Felix'i aradı ama etrafta yoktu. Bekleyeceğini düşünmeme şaşırmıştım.

•

yorum oy ne varsa😻✋