Tarkan hafta başı elindeki siparişleri tamamlamak için hızla çalışmaya başladı. Kalbine aşk düşen adamın coşkusu tasarımlarına da yansımıştı. Elleri bağımsız bir şekilde hızla hareket ediyor, aklındakiler hızla güzelliklere dönüşüyordu. Bülent bile patronunun enerjisinden nemalanıp hızlanmıştı.
Kapıdan giren Gülfem Hanım ve Nuri Bey ile gülümsedi. Kadın, Tarkan'ı süzdükten sonra imalı bir bakış atıp kocasına dönerek "Olmuş" dedi. Tarkan, hayat tecrübeli kadının ayrıntı kaçırmayarak teşhisi koymasına hem güldü hem de yeni öğrendiği utanma duygusu ile sarmalandı. Şu an kendi bile yanaklarının kızardığına inanamıyordu. Üst kata çıkarak hazır olan ayakkabıyı itina ile giydirdi. Gülfem Hanım aynanın karşısına geçip ayağındaki ayakkabıları beğeni ile süzdü. Tarkan'ın yeteneğine sonsuz güvenirdi ve yine güveni perçinlendi.
"Senin gibi sanatçılar çok az kaldı Tarkan ve seni tanıdığım için o kadar memnunum ki."
"Teşekkür ederim. Bende sizi tanıdığım için çok memnunum"
"Bu güzel sözleri yanaklarını kızartan kıza da söylüyor musun?" dedi kadın oyuncu bir tavırla.
"Hala o aşamaya gelmedik ama söyleyeceğim"
"Aferin sana... Sevgini ne belli etmekten ne de söylemekten çekinme. En bonkör olduğun konu bu olsun"
Tarkan tebessümle başını sallarken Nuri Bey yazdığı çeki masanın üzerine bıraktı ve "Hadi Gülfem Hatun, bende bonkörlüğümü gösterdiğime göre gidebiliriz" dedi. En sevdiği müşterilerini kapıya kadar uğurladı.
Kendine düşen işleri bitirdikten sonra planladığı gibi önce markete uğradı. Uzun bir alışveriş saatinden sonra tüm poşetleri arabasına yerleştirdi. Sabahtan beri Ahu ile konuşmamıştı. Evde olduğunu tahmin ediyordu çünkü işi olmadığı sürece evden pek çıkmıyordu. Yeni hayatına uyum sağlamaya çalışan kadına kavuşabilmek için gaza yüklendi. İki eline paylaştırdığı poşetlerin ağırlığı merdivenleri çıkartırken kendini belli etti. Kendini durdurmayarak ne kadar çok şey aldığını anladı. Her basamakta biraz daha zorlamıştı. Dirseği ile son bir çaba kapıyı çaldı. Ahu kapıya giderken kimin geldiğini tahmin ederken ilk tahmini karşısında belirdi.
"Kollarım uzadı Ahu"
Ahu şaşkınlıkla Tarkan'ın elindeki poşetlere baktı. Altı tane büyük poşet eşit olarak ellerine paylaştırmıştı. Ağırlıkları adamın şişmiş kaslarından anlaşılıyordu. Tarkan elindekileri bırakmadan ayakkabılarını çıkarttı ve mutfağa yöneldi. Poşetleri tezgâhın üzerine bırakıp derin bir nefes aldı.
"Tarkan ne bunlar?"
"Sana yemek yapacağım."
Ahu her bir torbanın içine uzanarak baktı. Orduya yetecek kadar malzeme vardı. Bir akşam değil bir aylık akşam yemeğine yetecek malzeme tezgâhın üzerinde duruyordu. Ahu'nun aklındaki şüpheler mimiklerine yansıdı.
"Yemek yapmayı biliyor musun?"
Tarkan bir elini ensesine atıp kaşırken kısa bir an nasıl kıvıracağını düşündü fakat yol bulamadı.
"Çok bildiğim söylenemez." Doğrulardan çok fazla sapmazdı Tarkan.
"Belli... Böyle plansız alışveriş görmedim."
Yemek yapmayı bilmemesi kendini savunmayacağı anlamına gelmiyordu.
"Benim suçum yok Ahu. Pilav düşündüm, bir bardak vermiyorlar paketle aldım. Sonra belki makarna sever dedim eh o da paketle satılıyor. Yağ, tuz olmadan yemek olmaz. Onlar da paketli"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİVİLİ TOPUKLAR (Tamamlandı)
RomanceToplumun direttiği kuralları kapak yapıp, iç sayfalarını hayalleri ile dolduran bir kadındı Ahu. Yaptığı muhteşem ayakkabı tasarımları ile kadınların kalbini çalan Tarkan'ın gözü ise Ahu'nun kalbindeydi. Ayakta durma çabasına destek olmaya çalışırke...