Ahu önce İmge'ye mesaj attı. Ardından iletilen tüm direktifleri yerine getirdi. Olumsuz düşünmemeye çalışıyordu. Belki karşı taraf beğenmez, istemezdi. Belki gelecek damat adayı da zorlanmıştı. Her umut kırıntısına tutunarak akşamı etti. Akşam olduğunda sessizce koltuğun ucuna oturmuş başına gelecekleri bekliyordu. Kapı çaldığında başını eğdiği yerden kaldırdı. Gözlerinin dolmasına izin vermeden derin bir nefes aldı.
Coşkulu bir karşılamayla misafirler içeri davet edildi. Ahu'nun dudakları belirgin bir gerginlikle iki yana kıvrılmıştı. Gelenleri dikkatlice süzdü. Göğsü kabarık bir baba, baştan ayağa Ahu'yu inceleyen bir anne ve elinde çiçek, yüzüne saçma bir gülümseme yerleştirmiş damat adayı. Annesinin dürtmesi ile çiçekleri adamın elinden aldı. Misafirler oturduğunda da ev sıkı bir incelemeden geçti. Klasik hoş geldin, nasılsın replikleri döndükten sonra oğluna methiyeler düzen anne mikrofonu eline aldı. Kamu kuruluşunda memur olarak çalışıyordu ki bu Ahu'nun ailesi için büyük bir artı puandı. Düzenli maaşı, geniş çevresi, Ahu'ya iş bulma vaatleri derken sağlam bir dosya sunulmuştu.
Ahu konuşmalar sırasında adamı inceledi. Kendinden yaşça biraz daha büyük duruyordu. Hoş bir adamdı. Evlenmeye hevesli bir kız için ideal denilebilecek özellikler taşıyordu. İçki, sigara, kumar, gece hayatı hayatında yer olmadığını öğrendiğinde Ahu'ya bir gülme geldi. Dudaklarını birbirine bastırdı. Belli ki annesi, oğlu hakkında yarım bilgiye sahipti. Hiç işten eve, evden işe gidecek biri gibi durmuyordu ki kadın bunları söylerken oğlu gözlerini kaçırıp etrafa bakınmıştı. Kadın bir ara o kadar abartmıştı ki oğlu "Annecim..." diyerek susturdu. Bir fırsatını yakalayıp damat adayı ile konuşabilirse belki vazgeçirebilirdi. Yerine mıh gibi yapışmış adamı nasıl kaldıracağını düşündü. Göz göze geldikleri bir an kaşlarını kaldırıp yana kaydırarak içeriyi işaret etti. Adamın gözlerini kısıp bakmasından kendisini anlamadığını fark edip bu defa başıyla içeriyi işaret etti. Kahveler yapılmadan konuşmalıydı.
"Iı... Lavabonuzu kullanabilir miyim?"
Ahu ayağa fırlayarak "Ben yolu göstereyim" dedi. İçinden sonunda anladı diye şükrediyordu. Odadan çıkıp banyonun kapısına geldikleri anda Ahu, adamın kolunu tutup gelen var mı diye kontrol ettikten sonra konuşmaya başladı.
"Sen buraya isteyerek mi geldin?"
"O ne demek ya?"
"Yani sen benimle evlenmek istiyor musun?"
"Seni istemek için buraya geldik."
"Bak..." Ahu bir yandan da içeriyi kontrol etmeyi ihmal etmiyordu "Ben evlenmek falan istemiyorum. Geleceğinizi daha sabah öğrendim. Sende tanımadığın biri ile evlenmek istemezsin herhalde. Hem bir sürü artın var, kız bulmak zor olmaz."
Adam hayretle taramalı tüfek gibi konuşan kıza baktı.
"Bunu daha önce söyleseydin de buraya kadar zahmet etmeseydik"
"Kolaydı sanki... Niye seni kenara çektim sanıyorsun? Hadi annene bir sinyal çak, beğenmedim de"
Adam kollarını göğsünde bağlayıp burnunu havaya dikti.
"Ya seni beğendiysem ve evlenmek istiyorsam"
Ahu'nun gözleri kocaman açıldı. Dişlerini sıkıp parmaklarını pençe gibi kıvırarak "Sana hayatı zindan ederim" dedi. Daha söyleyeceği pek çok tehdidi vardı fakat annesi koridorun başında belirdi.
"Kızım..." dedi uyarıcı ses tonu ile
"Havlu tuttum anne" diyerek kendini annesinden kurtardı fakat önden giden adamdan kurtulup kurtulmadığını bilmiyordu. Salona girip yerlerine yerleştiklerinde kahve yapması istendi. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Haykırarak ağlamak istiyordu. Kendini istemeyen biri ile evlenmek istememeli diye söylenerek kahveleri yaptı. O mutfaktayken her ne olduysa höpürdetilen kahveler arasında isteme sözleri dudaklardan dökülmedi. Anne ve babası sorgulayıcı bakışlar atarken birbirlerine, Ahu sevinçten havalara uçmak üzereydi. Akşam oturması gibi gelmişler, yiyip içtikten sonrada gitmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİVİLİ TOPUKLAR (Tamamlandı)
RomanceToplumun direttiği kuralları kapak yapıp, iç sayfalarını hayalleri ile dolduran bir kadındı Ahu. Yaptığı muhteşem ayakkabı tasarımları ile kadınların kalbini çalan Tarkan'ın gözü ise Ahu'nun kalbindeydi. Ayakta durma çabasına destek olmaya çalışırke...