Herkesler gitmiş ya. Kızlar hep gitmiş. Çabuk her şeyi kalem kutuma dolduruyorum. Olmuyor ki bir tür... yok yok cins bu da, cins ya! Boşaltıyorum tekrar yapıyorum. Heh oldu şimdi. Fırlatıyorum çantanın içine. Hadi, hadi. Herkes gitmiş, Hale. Geç kalırsam ne olur ki? Kalmayayım yine de. Kolumdan sarkan beslenme çantası, sırtıma astığım çantam, elimdeki hırka. Her şeyim tamam. Annem kızmasın sonra. Kafamı kaldırıp sınıftan çıkacağım sıra öğretmen masasının oradaki Salih sesleniyor. Mert de öğretmenimizin sandalyesine oturmuş. Ne ayıp şey. Salih yine ara sıra iyi ama Mert çok terbiyesiz bir çocuk. Sevmiyorum onu pek. Salih tatlı.
"Hale, konuşabilir miyiz?"
Ben mi? Elimle kendimi gösteriyorum, "Ben."
Başıyla onaylıyor Salih, "Evet, sen. Sen Hale değil misin, kızım? Başka Hale mi var?"
Vazgeçtim salak. Komik sanıyor kendini bir de. Hıh! "Ha. Ha. Ha. Salih. Güleyim de boşa gitmesin."
İki kulak toplatmıştım sabah anneme saçlarımı, keşke bi' açık olsaydı. Olsun, ben kulaklarımı savuruyorum dönerken. Havalı ve güzel oldum, hahahay.
"Hadi çaaav!"
"Hale! Hale! Dur."
Offf. Mert. Sevmiyorum seni, söyleme adımı. "Ne var? Sen mi konuşacaksın Mert?"
Ayağa kalkıyor, Salih'e kolunu atıp tek gözünü kırpıştırıyor. Babam yapınca hiç böyle komik olmuyor bu. Şimdi gülesim geldi ki benim. Olmadı hiç güzel.
"Ben ne konuşcam senle ya, Salih konuşcak."
Elini havaya kaldırmış bir de. Kimse bana elini kaldıramaz, annemin kızıyım ben!
"Avukatı mısın sen Salih'in?"
"Hayır. Destekliyorum ben."
Üff... Evdekiler merak edecek artık, banane. "İyi, hadi görüşürüz yarın sabah. Konuşun ikiniz."
"Dur."
Ters bir bakış atıyorum.
"Durur musun Hale?"
Yanıma da koştu o kadar, durayım bari. Rica etti hem de.
"He Salih? Ne?"
"Senden hoşlanıyorum ben." Salih beni mi seviyo? Büyük insan gibi mi? Kalbim ağzımdan çıkacak diye korkuyorum ama merak ediyorum şimdi.
"Benden mi?"
Başını sallıyor çabuk çabuk. Ayyy! Çok utandım şimdi. Ne ayıp şey! Ne yapsam?
"Olmaz. Olmaz, küçüğüz biz. Yanlış sanmışsındır sen Salih."
Benim de sınıfta ilk kez Salih'i görünce biraz içimdeki organlar karışmıştı, çok azcık. Ama geçti sonra. Geçer onun da. Ben koştukça Salih de koşuyor peşimden, gitsin artık.
"Anlamadım yanlış falan. Seviyorum ben seni Hale."
Ya olmaz. "Olmaz, sevme. İstemem ben."
"Dur ya!"
Başımı iki yana sallıyorum, duramam. Kulaklarım yine sallandı ama neyse. Bu yanlışlıkla oldu. "Olmaz! Annem, babam bekler." Babam var benim koskocaman, bilmiyor mu Salih?
"Arayayım bari seni, cep telefonu numaranı versene bana."
"Yok benim telefonum." Oh. İyi ki de yokmuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(Ben) Evlenmeden Olmaz (Tamamlandı)
HumorAbla olmak kolay değildi. Eş dosttan gördüğüm kadarıyla hele de erkek ablası olmak, daha da zorluydu. Belli bir yaştan sonra yalnızlığın da pek matah bir şey olduğunu söyleyemeyeceğim ya, hadi o benim seçimim olsun. Ama bekar büyük görümce olmak mı...