3. YANMIŞ HAYALLER

43.7K 1.7K 1.5K
                                    

Lütfen yıldıza elle>3

Yorumların benim için çok değerli. O yüzden YORUM YAP

Melis Akgül, Çıkmaz Sokak

3. Bölüm

Huzursuzluk belirsizlik, belkide hayatım boyunca hissettiğim tek iki his bunlardı. Gözlerimi her açışımda başımı her yatağa koyuşumda bir döngüde gibi sürekli konuşan zihnim vardı benim. Asla susmazdı, geçmişin huzursuzlukları geleceğin belirsizliği. Düşüncelerim geceden taşmaya başlıyordu artık, bir zaman geldiki düşünmek artık boğdu beni dayanamadım. Ne yapacağımı bile bilmez bir şekilde, çıplak ayaklarla gecenin soğuğuna karıştığımı hatırlıyordum. Kaldırım kenarına oturduğumu saatlerce kalkmadığımı, gelip geçen arabaların ışıklarına bakmayı sürdürmeyi, yıldızların olmamasını her şeyi inceledim düşüncelerimi kaldırım kenarlarına gömdüm. Sır verdim onlara, bu iki hissi engelleyen tek yer kaldırım kenarlarıydı.

Yine bir gece, kaldırım kenarlarına oturup düşünmemek istiyordum. O zamana tekrar gidemez miydim? Gecenin rüzgarının saçlarımı örmesini istiyordum. Karanlıktan korkmama rağmen gece dışarıya çıkmak istiyordum, yüzüme vuran araba ışıklarına dalmak istiyordum, merak ediyordum bunu bir daha yapabilecek miydim?

Ter içindeydim, kirpiklerim titredi. Gözlerim yavaşça açıldı, başka bir odada, başka bir evde başka bir hayattayım; Zorla. Yavaşça doğruldum. Beyaz duvarların esir aldığı esirdim. Işıklar yanıyordu, salondaydım. Koltuğun üstünde uyumuştum, hayır uyumamıştım; Uyutulmuştum.

Yavaşça odayı inceledim, ellerimi yumuşak siyah koltuklara bastırıp başımı arkaya çevirdim. Arkam komple boydan boya camdı, güneş gökyüzüne küsmüş yavaşça yok olmaya başlamıştı. Koyu turuncu ışık tüm odayı hakimiyeti altına almıştı, ela gözlerimin rengini değiştiren bir renkti bu. Önünde duran tekli koltuklar gölge gibi duruyordu. Dışarıdan çok güzel bir manzara görüyordum. Başımı sakince soluma çevirdim. Ortada büyük bir masa vardı. Onun hemen karşısında oturduğum koltuğun aynısı konulmuştu. Sol ve sağda üst kata çıkan iki merdiven vardı. Mutfak merdivenden inince solda olmalıydı. Ev çok büyüktü ve inceleyene kadar canım çıkıyordu. Salon kısmen boştu, tam karşımdaysa dev ekran olan televizyon vardı.

Belimi ovup kirpiklerimin ucunda toz varmış gibi kırpıştırdım. Duyduğum sesle irkildim, karşımdaki koltuk bir anda birinin silüetine büründü. Ellerini koltuğun iki yanına koymuş bana bakıyordu. "Ne uyudun kızım!" Diye söylendi.

"Yekta?" Diye sordum, ben neden bu kadar sakindim? Neden cırlayamıyordum? Damarlarımda gezen sakinlik kaşlarımı çatmamı bile engelliyordu. Kafam güzel gibi.

Zorla zor kaşlarımı çattım ama bunu yaptığım an dudaklarım aralandı." Uyuşturucu falan mı verdiniz bana lan?" Diye sordum, sesim o kadar cılızdıki.

Sırıttı, yüzünde maske yoktu. Tüm mimikleri gözlerimin önündeydi. Diğerleri neredeydi acaba? Onlarıda görebilecek miydim?

Son yaşadıklarım hafızama yüklenirken hızla ayağa kalktığımda gözleri beni temkinlice takip etti." Hassiktir, hassiktir doğru! Beni kaçırdınız!" Etrafıma hızla bakıp kapıyı aradım. Bacağım masaya değince gözlerimi indirip masaya baktım. Canımı yakmıştı şerefsiz. Daha sonra umursamadan kapıyı aramaya durduğum yerden devam ettim, bir adım daha atmıştımki bu sefer parmaklarım su bardağına değdi, bardak ses çıkartarak masanın üstünde dönüp durdu ve sonunda sustu.

HARESEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin