"Kırılan dilden de, kalpten de sadece enkaz sesleri gelir dişi şeytan. Ayağa kalk ve o seslere kulak ver. Seni o seslerden başka kimse kucaklamayacak, ben bile."
Aşkın ötesinde saplantılı, tutkulu ve tehlikeli bir aşk.
Başlangıç tarihi: 18/07/2022
~...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Emel müftüoğlu, Korkuyorum
15. Bölüm
Bazı yaralar dikiş tutmazdı.
En büyük kanıtlarından biri belkide bendim. Belki de göğsümde, sadece iz olarak kalan ama o izin mânâsı derin olan yaraydı. O yara dikiş tuttu, peki ruhum? Ruhumun yaralarını dikerek iyileştirebilir miydim? O yaranın ruhumda bıraktığı izi de dikebilir miydim? Unutmak zordu, hiç bir şey olmamış gibi davranmaya çalışmak çok zordu.
"Söyle!" Diye bağırdı adam.
Ağır ağır kokan beyazlaşmaya yüz tutan sakalları bile sigara kokuyor, uçlarından sigara külleri orman gözlü çocuğun gözlerine giriyordu. Ruhsuzdu, ruhu bile ruhsuzdu.
Ruhsuzlaştırılıyor, hissizleştiriliyor, ve bunu normalleştiriyorlardı.
"Ölmek istiyorum." Diye fısıldadı, yeşil gözleri, yeşil yeşil damlalar akıtarak, yanaklarına çimenler döşedi. Kıvırcık saçları gözlerinin içine girerken bile çekmeye mecali kalmamıştı. Elleri soğumuştu, gerçi kimin umrundaydı? Kendisinin bile umrunda değildi.
"Yüksek sesle." Dedi adam sesindeki derin otoriteyi fısıltısıyla bile belli edip iliklerini sızlatırken.
"Ölmek istiyorum."
"Daha yüksek!" Diye bağırdı adam ayağa kalkarak, sandalyesi hızlı kalkışı yüzünden ters dönüp yeri boyarken ormanları yangında kalmış, kuşları böcekleri acı acı çığlık atmaya başlamış, zorla zor kurduğu saltanatı yavaştan yıkılmaya başlamıştı. Zaten dengesi yoktu, temeli bile sağlam olmayan devletini işgal ediyorlardı.
"Ölmek istiyorum!" Diye bağırdı bir hırsla gözlerinden düşen boncukları toplayıp hiddetle savurup. Sinirliydi, öfkeliydi, kaybetmişti.