24. RUH SANCISI

56.9K 1.7K 2.9K
                                    

HELLLLLLOOOOO

şey biz geldik ama biraz geç oldu ama olsundu. Psikolojim bozuk üzerime gelmeyin valla giderem ha.

Alır başımı giderem ha.

Yıldıza elle de bölüme geçek.

Yorum yapmayı unutmayın, her yorum bir eda psikolojisi.

(Okuyupta yorum yapmayan insan, sana bir daha bölüm yoq.)

İnstadan ve wattpadden beni takip edin yether

İnstagram: edayyllmz_

İnstagram: edayyllmz_

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sezen Aksu, Zalim

24. Bölüm

"N'olur...." Dedim gözlerimden koca koca yaşlar inerken." N'olur geri dön." Ağlamaktan harap olmuş bir şekilde, yüzümü dizlerime gömdüm. Bir zamandan sonra, kirpiklerim taşlar varmışçasına ağırlaşmış, oturduğum mutfak tezgahının altında kısacık uyuklamıştım. Ne zamandır, buzdolabını izliyordum bilmiyordum ama ağladıktan sonra dinginleşiyor, hıçkırıklarım hüküm sürüyor, ve yeniden deliler gibi ağlamaya başlıyordum. Avuç içim tırnak izlerimle doluydu, aynı şekilde elimin terside. Sol gözümün hemen altındaysa küçük bir çizgi vardı çünkü gözyaşlarımı silerken kriz geçirmiş yüzüme tırnaklarımı geçirmiştim.

Kendime çektiğim dizlerime ellerimi bastırmış, susuyordum şimdiyse.

Sigara paketime uzandığımda bir gün boyunca hiç bir şey yemeyip sadece sigara içtiğim için, paketin bittiğini görerek, paketi uzak bir yere fırlattım. Çıplak ayaklarımla sönmüş sigaralara defalarca basmıştım.

Telefonum ondaydı, kimseyle konuşamıyordum. Zaten dört gündür evden dışarıya adım atmamış perdelerim kapalı oturuyordum. Perdelerim hep kapalı olduğu için evimde, kasvetli bir hava hüküm sürüyordu. İlk başlarda gelir sanmıştım, Yekta demek geri gelmek demekti. Ama ne beni aramış, ne evime gelmişti. Ben de o zamandan beri, kapalı perdelerimin ardından dans etmiş, yemek yapmaya çalışmış, tırnaklarıma bakım yapmış, saçlarımı düzleştirmiştim ama en sonunda mutfak tezgahının önüne çökmüş saçlarımı topuz yaparak ağlamaya başlamıştım.

Çünkü kalbimdeki ağrı ne kadar oyalanırsam oyalanayım geçmiyordu. Sanki kalbime kıymık batmıştı. Cımbızla bile çekemiyordum, o kıymık Yekta'ydı. En derine gömülmüş ne kadar cımbızla oyarsam o kadar canım yanıyordu. Burnumu çekip, alnımı kırıştırdım.

HARESEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin