18. Bölüm-Bomba

39 7 25
                                    

Ertesi gün, okul çıkışı,

Eda'dan,

Tedirginlikle etrafa bakındım, tüm okul bahçedeydi tören için. Birkaç kişiye ödül verilmişti ama o kadar gerilmiştim ki kim neyi, neden aldı dinlememiştim bile. Sabah o kadar erken gelmiştim ki görevliler bile ortalıkta değildi o yüzden hoparlörleri çatıya çıkarmam zor olmamıştı. Son kontrol ettiğimde de hâlâ oradalardı. Serkan da ortalarda değildi. Tam İstiklâl Marşı okunacaktı ki yukarıdan yankılanan bir ses duyuldu. Serkan kaydı başlatmıştı anlaşılan,

"Ne konuşmak istiyordun?" diyen titrek ses Sevil hocaya aitti.

"Babamla birlikteymişsiniz, tebrik ederim. Keşke metres olduğunuzu daha önceden söyleseydiniz 'hocam'." diyen tiksinmiş ses ise bariz bir şekilde Serkan'a aitti. Ben duyduklarıma şaşırmasam da tüm okul şok olmuştu. Öyle ki kimseden ses çıkmıyordu, sadece kaydı dinliyorlardı. Bazıları ise gözlerini 'Yok artık!' dercesine kocaman açmıştı.

"Bunu söylemek için mi geldin?" dedi Sevil hoca soğukça.

"Annem senin yüzünden intihar ediyordu be, tabii ki bunun için geldim!" Herkes konuşanın Sevil hoca olduğunu anlamıştı ama öğrencinin kim olduğunu anlamayanlar vardı. Bu cümleyle -Betül sağ olsun- annesi intihar eden tek kişinin Serkan olduğu bilindiğinden bütün öğrencilerden hayret dolu sesler yükseldi.

"Annen zaten eninde sonunda öğrenecekti. Baban seninle konuşmadı mı? Sen mezun olduktan sonra annenle boşanacaklar." Bu cümleyle "Oha artık!" diye bir ses bile yükseldi.

"Metresler genel olarak mı geniş oluyorlar, yoksa bu gevşeklik sana mı özel?" diyen cüretkâr sesle bazıları gaza geldi. "Helal be!" diyerek Serkan'a destek çıkan bir grup öğrenci bile vardı. Sinirli bir ses yükseldi hoparlörden,

"Metres falan değilim ben, annenle babanın evliliği bitmişti zaten. Evdeki kavgalarından anlamış olman lazım." Çoğu kişi tiksintiyle gözlerini devirmişti, "Evet canım, ben de Adriana Lima'yım zaten." diyen bir ses yükseldi.

"Aaa öyle mi diyorsun? Artık evlilikleri ne kadar kötüyse annem hamile kalmış." Serkan lafı gediğine oturtmuştu. Karısını aldatan adam metresini de aldatırdı. Gerçi metresini de karısıyla aldatması ayrı bir ironikti.

"N-ne? N-nasıl?" Anlaşılan Sevil hoca Serkan'ın babasının annesine dönüp de bakacağını düşünmüyordu ama çocuk da bakışmayla yapılmıyordu.

"Bayağı, artık tebrik edersin babamı. Evlilikleri iyi ki kötüymüş, iyi olsa allah bilir kaç çocukları olurdu değil mi? Melis'e de haber verirsin, abla oluyor sonuçta." Herkes elleri ile ağızlarını kapatmıştı şaşkınlıktan. "İnanamıyorum! Sevil hocanın kızı Serkan'ın kardeşi miymiş?" diyen sesler duyuldu.

"Sen Melis'i biliyor musun?" dedi Sevil hoca şaşkınca.

"Kardeşim olduğunu mu? Evet, zaten her akıllı insan bizi yan yana görse kardeş olduğumuzu anlar. Bizi aptal yerine koyarken çok eğlendiniz mi bari? Her gün yüzüme karşı nasıl utanmadan bakabildin ya sen?!" Serkan asıl ruh hâlini ortaya çıkarmaya başlamıştı, zamanında sinirini gösteremediği için bastırdıkça daha da körüklenmişti öfkesinin ateşi.

"Annen doğuracak mı?"

"Kusura bakma ya, metres olarak senin de annemle babamın yaptığı çocuk üzerinde söz sahibi olabileceğini unutmuşum ama evet annem doğurmaya karar verdi."

"Nasıl olur? Okan buna nasıl izin verir?" Sevil hoca cidden şaka gibiydi, durumunun farkında değildi sanırım. Dağdan gelip bağcıyı kovmaya çalışıyordu.

"Kadrolu metreslerin konumlarından dolayı böyle bir rahatlıkları oluyor sanırım." diyerek lafı ağzımdan alan Serkan'la içimin yağları eridi. Bir süre ses gelmese de sertçe kapanan kapıdan Sevil hoca'nın gittiğini anlamıştım. 

Karanlıkta KalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin