Medya: İsteme günü Arin Dila Piran.
~~
Günler su dalgaları gibi hızla geçip kayalara vuruyordu. Aradan 3 gün geçmişti. Bu üç gün içerisinde diyar abiyle bermalin nikahı sessiz bir şekilde kıyılmıştı. Daha sonra baran ağanın amcası amcama haber yollamış, bu akşam kız istemeye geleceklerini bildirmişti. Hepimiz korku doluyduk. Kimse sırmayı mı yoksa Zelal ablayı mı isteyecekler bilmiyordu, onlarda birşey söylememişlerdi.
Hepimiz canla başla ortalığı temizlemenin derdine düşmüştük. Bermalle rojbin yengem mutfağı temizlerken Zelal abla avluyu temizliyordu. Benle sırma ise oturma odasını temizlemeye koyulmuştuk. Televizyon masasını silerken sırmanın bana seslenmesiyle bakışlarım ona taraf döndü.
"Arin sence ne olacak bu akşam? Göz göre göre sözlenmek üzereyim. Kötü şeyler olacak sanki."
"Gönlünü ferah tut kardeşim. Bana güven."
"Bana bak! Aklında ne var senin?"
"Hi- hiçbişey sadece sezgilerim kuvvetli diyelim."
Sırma gözlerini devirirken pekte bana inanmış gözükmüyordu.
"İyi bakalım arin hanım."
Son işlerimizi de bitirmiştik. Neredeyse akşam olmuştu, hava kararmıştı. Amcamda gelip oturma odasında ki yerini almıştı. Herkesin yüreği ağzında atıyordu. Bu akşam yapacağım şey de umarım başarılı olabilirdim. Yoksa gerisini düşünmek bile istemiyordum.
Konağın kapısı çalmıştı. Sırmanın gözleri bana değdi. Korkarak bakıyordu. Derin bir nefes alıp yerimden doğruldum ve kapıyı açmak üzere ilerledim. Ellerimin titremesini umursamadan kapıyı açtım.
Karşımda son derece düzgün giyimli, orta boylu, saçının yarısı şalla kaplı esmer ve siyah gözlü bir kadın duruyordu. Orta yaşların biraz üstündeydi. Sanırım bu kişi baranın annesiydi. İçeri girmeden önce ellerime hediyeler bırakmıştı. Arkasından ona benzer ama ona nazaren daha kumral olduğu belli olan bir kadın vardı öğrendiğim kadarıyla buda Davut ağanın eşiydi ve anlamadığım tek şey bana düşman gibi bakmasıydı. Daha sonra genç bir kız girdi sanırım oda Davut ağanın kızıydı, o annesinin aksine bana gülümsemişti. En arkada da Baran ağa ve amcası duruyordu.
"Hoşgeldiniz, buyurun."
Sesimin titrememesine engel olarak konuştum. Herkes sırasıyla içeri girerken en son baran ağa içeri girdi. Girerken bakışlarıyla beni ürpertmeyi ihmal etmemişti.
Herkes oturma odasında ki yerini almıştı. İçeride resmen ölüm sessizliği vardı. Baran ağa geçen gün gördüğümden daha öfkeliydi sanki. Öfkesi hiç dinmemiş, kaşları hala çatıktı. Bu evliliği oda istemiyordu besbelli.
Sessizliğin çok uzun sürdüğünü farkeden baranın amcası Davut ağa söze girdi."Burada bulunmamızın sebebi herkesçe malumdur. Duyduğum kadarıyla iki kızın vardır Bawer doğru mu?"
"Doğrudur ağam."
Kalbim ağzımda atıyordu. Sırmaya baktığımda benimle aynı durumdaydı.
"Hangileridir peki?"
Amcam Zelal ve Sırmayı eliyle işaret etti.
"En büyük kızım zelaldir 27 yaşında, diğer kızım ise sırmadır 23 yaşındadır oda ağam."
"Bawer bilirsin ki baran ağa 25 yaşındadır. Öyle gözüküyor ki oğlumuz için en uygun kızın sırmadır."
Sırmanın arkamda ki bedeninin kasıldığını hissetmiştim. Sırmaya baktığımda gözyaşlarını tutamamış kendini dışarı atmıştı. Bu duruma herkes şahit olmuştu. Yüreğim tuzla buz olurken, kalbim sıkışmıştı. Baran ağaya gözlerim kayarken onunda bana baktığını gördüm. İfadesizdü yüzü. Ne düşündüğünü ne hissettiğini anlayamıyordum. Amcama döndü bakışlarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİN
Romance"Gözlerine bin defa bakmamaya yemin etsem de, her seferinde yeminimi bozacak kadar güzel baktın jina min." -Baran Cihanbeyli Doğudan, Mezopotamyanın tam kalbine kadar uzanan bir aşk hikayesi. Zor ama etkileyici, bir o kadar da sevginin gücünü göster...