5.Bölüm~

5.2K 256 50
                                    


Medya: Arin'e alınan bindallı ve gelinlik.

~~

Mardin'in sıcak ve kavurucu bir gününe gözlerimi açmıştım. Yataktan kalkıp banyoya doğru ilerledim. Kısa bir duşun ardından saçlarımı kurutup salaş bıraktım. Daha sonra üzerime bebek mavisi ve üzerinde küçük çiçekler bulunan, hafif balon kollu bir elbise giydim. Altıma çiçeklerin renginde olan beyaz bir babet geçirdim. Bugün Alışveriş vardı. Kendi düğünüm için alışverişe çıkacaktım. Gerçekten de evleniyordum. Bunu bana bir ay önce söyleseler ciddiye almadan güler geçerdim. Çünkü ablamdan sonra evlilik gibi bir düşünce aklımda yoktu hatta ve hatta nefret ederdim. Ama hayat planladığım gibi gitmemişti. Kısacası ben planlar yaparken başıma gelenlerdi hayat.

Makyaj masasına geçtim. Ben pek makyaj yapmayı sevmezdim. Kendiliğinden pembe olan bir yanaklarım vardı. Kirpiklerim zaten çok gürdü. Anneme çekmişti kirpiklerim. Anneme benzeyen tek noktamdı sanırım. Sadece dudaklarıma pembe hafif bir ruj sürerdim her zaman, o benim için yeterli olurdu. Bugünde yine öyle yapmıştım. Son olarak lavanta kokulu parfümden de biraz püskürttükten sonra aşağı inmiştim. Ne olursa olsun suratımı asmamalıydım, mutlu gözükmeliydim. Benim mutlu olduğumu herkes görmeliydi. Hem belki de mutlu olurdum? Baran ağa belki de göründüğü kadar kötü ve sert biri değildir. En azından ben öyle umuyordum.

Aşağıya indiğimde kahvaltı hazırdı. Herkes masanın başına oturmuş kahvaltısını yapıyorlardı.

"Rojbaş." Diyerek herkese kocaman gülümseme yolladım.

"Rojbaş." Sesleri yükselirken yerime oturdum.

"Kız arin kaynanan aradı birazdan gelip alacakmış seni."

"Biliyorum Zelal abla dün gece söyledi."

"Keça min sen eminmisin?"

"Niye emin olmasın Bawer ağa! Gül gibi aileye gelin gidiyor hem de Mardin'in ağasına."

"Öyle de rıza-"

"Rızam vardır amca, merak eyleme."

Sırmaya baktığımda bana minnetle gülümsedi ve elimi tuttu. Aynı şekilde ona karşılık vererek bende kahvaltımı etmeye başladım.

"Arin abla çayın yoktur doldurayım istersin?"

Bermalin bana sorduğu soruyla ona döndüm.

"Sen zahmet etme canım ben alırım."

"Olur mu abla ne zahmeti ben hemen getiriyorum." Diyerek mutfağa koştu.

"Buda böyle yaparak vicdanını hafifletmeye çalışıyor."

"Abla!"

"Ne var diyar yalan mı?"

"Kavga etmeyin yine! Kızım sende sus artık sus."

"Tamam bav bişey demedim."

Kahvaltıdan sonra tabakları toplarken kapı çaldı.

"Ben bakarım." Diyerek kapıya yönlendim. Kapıyı açtığımda karşımda melek hanım, Davut ağanın eşi ve kızı duruyordu.

"Hoşgeldiniz, buyurun lütfen." Diyerek gülümsedim.

Melek hanım yine elinde ki hediyeleri bana uzattı ve gülümseyerek söze girdi.

"Yok keça min sağolasın. Sen hazırsan eğer biz seni de alıp gidelim malum çok işimiz vardır."

"Hazırım hanımağam hemen çantamı alıp geliyorum."

Yukarı çıkıp çantamı aldıktan sonra aşağı indim. Aşağı indiğimde melek hanımlar yengemle konuşuyorlardı. Benim geldiğimi görünce ayaklandılar.

ARİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin