Medya: Sırma Piroz.
~~
~~
Bir insan daha kaç yerinden vurulurdu? Benim imtihanım daha kaç sevdiğimin canıyla sınanacaktı? Duyduğum haber ayaklarımın altında ki zeminin kaymasına neden olurken, gözlerimin önü kararmıştı. Yüreğimin tam orta yerine bomba atılmıştı sanki. Ciğerim ağzımda atıyordu. Korku ve Acı... Şu an ki durumumu özetleyen iki kelime.
Aldığım haberden sonra fenalaşmış, baranın kollarının arasına yığılmıştım. Herkes etrafıma toplanıp beni kendime getirmeye çalışıyorlardı ama ben çoktan yıkılmıştım bile. Geçirdiğim şok nedeniyle ne tek kelime edebiliyordum ne de ağlayabiliyordum. Sadece bedenim daha fazla ayakta duramamıştı.
Baran benden bişey öğreyemeyince telefonu elimden almış ve kendisi sormuştu. Oda haberi aldıktan sonra hızla telefonu yere bırakmıştı ve bana dönmüştü.
"Arin bak bana güzelim."
Ben ise tepkisiz bir şekilde yığıldığım yerden ağzımdan kopan küçük hıçkırıklar dışında ses edemiyordum ve öylece karşıya bakıyordum.
"Oğlum ne oldu söyle bana?"
"Sırma intihar etmiş."
"Ne!"
Sırma intihar etmiş... Kardeşim, canım, kanım kendi canına kıymış... Daha iki gün önce sesini duyduğum kardeşim şu an ne haldeydi bilmiyordum. Öldü mü diye soramamıştım bile. Çünkü dilin varmıyordu o kelimeyi söylemeye... Ona ölüm yakışmazdı ki. Benim kardeşime ölüm yakışmazdı. Hem daha güzel günler görecektik beraber. Çocuklarımıza anlatacağımız anılarımız olacaktı daha.
Bana bu acıyı yaşatırsa onu affetmezdim. Bana yeniden ablamın acısını yaşatırsa, beni tıpkı o kâbus gibi olan günlere geri döndürse onu affetmezdim. Oysa ki o zamanlarda ki en yakınım ve tek sığındığım insan o olmuşken... Ben sırf o mutlu olsun, o yaşarken ölmesin diye hiç tanımadığım bir adamla evlenmeyi kabul etmiştim. Evet şu an Baranla birbirimize aşık olmuştuk ama ilk başta öyle değildi. Onun için ölmeyi göze almışken, eğer o kendine ölümü yakıştırırsa asla affetmezdim!
"Arin bana bak konuş benimle!"
Gözlerimi zor bela baran'a döndürdüm.
"Ö-ölmez ölmez dimi?"
Ağzımdan çıkan titrekçe söylediğim cümlelerin ardından baranın yüzünü acıyla buruşturdugunu, melek annenin ise ağladığını gördüm.
"Ölmeyecek arin. "
"Beni ona g-götür lütfen baran!" Diyerek hıçkırıklara boğuldum.
"Tamam söz götüreceğim."
Melek anne ve Baranın yardımıyla çöktüğüm yerden kaldırıldım. Kader abla bana su getirmişti ama onu bile ellerimle tutup içemeyecek haldeydim.
"Abi ne oldu yengeme?"
Yiğitin gelmişti ve benim halimi görünce barana sormuştu.
"Kuzeni sırma. İntihar etmiş."
"Yapma ya! İyi mi bari?"
"Bilmiyoruz hastanedeler."
"Baran gidelim!" Diyerek ağlayarak bağırdım. Şu an tek istediğim onun sağ olduğunu iyi olduğunu kendi gözlerimle görmekti.
Baran yürüyemeyeceğimi anlayınca beni kucağına aldı ve arabaya götürdü. Ağlamaktan nefes alamaz hale gelmiştim.
"Arin güçlü durmazsan eğer, sırmaya götürmem seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİN
Romance"Gözlerine bin defa bakmamaya yemin etsem de, her seferinde yeminimi bozacak kadar güzel baktın jina min." -Baran Cihanbeyli Doğudan, Mezopotamyanın tam kalbine kadar uzanan bir aşk hikayesi. Zor ama etkileyici, bir o kadar da sevginin gücünü göster...