Uzun zamandır özel bölüm istemiştinizz ve bende sizin için ilk part olan özel bölümü sunuyorum. İyi okurlar kuşlarımmm 🥳🥳🥳🥳🥳🥳
Medya: Baran Cihanbeyli ve Arin Dila Cihanbeyli.
~
Zamanın acımasızlığı karşısında her geçen gün daha çok şaşırıyordum. Daha dün doğum yapmıştım oysa ki, ama bugün Efnan ve Azad bebeklerimizin ikinci ayı olmuştu bile. Bu kadar çabuk büyümeleri ağlamama neden oluyordu.Bebeklerimi koyduğum beşikte sallıyordum. Gözlerim uykusuzluktan çökmüştü adeta ama bu tatlı yorgunluktan kesinlikle şikayetçi değildim. Gözlerim Efnan'a kayınca içerlendim. Tıpkı ablam gibi çok güzeldi kızım. Herşeyden önce uzun ve siyah saçları vardı. Bir bebeğe göre fazla uzundu saçları. Baran bana benzetiyordu ama ismindenmidir bilmem ablamı anımsatıyordu bana.
Oğlum Azad'a kaydı gözlerim şimdi de. Kendisi çok inatçıydı, asla uyutmazdı beni. Sanırım babasının tıpkısı olma yolunda başarıyla ilerliyordu.
Baran sabah erkenden şirkete gitmişti. Melek anne bu aralar Mardin'e dönmüştü kızı Elif'i görmeye. Babamlar torunlarını görmek için geldiği zaman, melek annede onlarla dönmüştü. Bugün sırma ve yiğitte dışarıdaydılar. Yani bugün bu iki canavarla yalnız bırakılmıştım.
Saatler akşama gelinceye kadar bebeklerle ilgilendim ve onların uyudukları ilk fırsatta duş aldım ve ortalığı topladım. Şimdi mışıl uyuyordu bebeklerim.
Çalan kapı ile heyecanla aşağıya koştum. Hala Baran'ın eve her gelişi ile kalbim ilk günlerdeki gibi hızla çarpıyordu.
Yeniden çalınan zil ile kapıyı çaldım. Kimseyi göremeyince şaşkınlıkla etrafa bakındım. Kapının önünde kırmızı büyük bir kutu vardı ve başka hiçbirşey yoktu. Kapının önündeki kutuyu aldım ve salona geçtim. Kutuyu açınca gözlerimin önüne serilen, uzun ve kırmızı elbise ile gözlerim fal taşı gibi açıldı. Bu elbise harika ötesiydi. İnce askılardan oluşuyor, aynı zamanda ise straplez görüntüsü veriyordu üst tarafı. Ayrıca üst tarafı tamamen simli taşlarla kaplıykrn, alt tarafı uçuş uçuş tüllere sahipti. Kutunun içerisinde bir not aradım. Küçük bir zarf çıkınca karşıma açtım ve heyecanla okumaya başladım.
"Bu gece, seni bunun içinde görmek için sabırsızlanıyorum karıcım. Tam 8'de kapıda ol."
Herşey iyiydi, güzeldi fakat benim iki tane bebeğim vardı. Onlar ne olacaktı? Yüzüm istemsizce düşerken elbiseyi kutuya koydum ve odaya çıkardım. Yeniden çalan kapı ile aşağıya indim. Kapıyı açınca karşımda sırmayı beklemiyordum doğrusu.
"Selam canım." İçeri giren sırma ile kapıyı örttüm.
"Senin ne işin var burada, siz dışarıda değilmiydiniz."
"Baran ağamızın kesin emri var. Bugün çocuklara bakılması gerekiyormuş ve bazıları duyduğum kadarıyla aşklarını besleyeceklermiş bugün."
"İnanmıyorum Baran'a ya! Ama sizin eğlencenizi böldü!"
"Yaa ne eğlence ama! Yiğit bey beni romantik yer diye diye müzeye götürdü! Birde çok romantik bir şeymiş gibi Truva atı bilmem neyi anlatıyor! İçim bayıldı ama kıyamadım söylemeye. Neyse ki Baran Ağamız bizi bu durumdan, daha doğrusu beni bu durumdan kurtardı."
"Sen gerçekten delisin! Çocuk o kadar götürmüş uğraşmış birde beğenmiyorsun."
"Arın beni biliyorsun öyle şeylerden çabuk sıkılıyorumm ama Yiğit'i çok seviyorum. Çok arada kalıyorum napiyim?"
"Ay tamam tamam gel oturalım."
"Ne oturması be! Sen gidip hemen hazırlanıyorsun, bende gidip yeğenlerimle vakit geçiriyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİN
Romance"Gözlerine bin defa bakmamaya yemin etsem de, her seferinde yeminimi bozacak kadar güzel baktın jina min." -Baran Cihanbeyli Doğudan, Mezopotamyanın tam kalbine kadar uzanan bir aşk hikayesi. Zor ama etkileyici, bir o kadar da sevginin gücünü göster...