Medya: Baran Ağa'nın Karısı Arin Dila'ya hediyesi.
~~
Güneşten kırışan gözlerimi, yeni bir güne açmıştım. Hastalığımın üzerinden 3 gün kadar geçmişti ve daha iyiydim artık. Bu süre zarfında konuştuklarım etkili olacak ki baran ağa eskisi kadar çok geç eve gelmiyordu. Yatağın diğer kısmına baktığım da Baran Ağa uyuyordu. Duvarda ki saat 8:35 gösteriyordu. Yataktan kalktım ve banyoya girdim, elimi yüzümü yıkadım son olarak dişlerimi fırçaladım. Odaya geçip kıyafetlerimi aldım ve tekrardan banyoya girdim. Üzerime bordo renginde dar ve siyah Kemerli bir elbise geçirdim. Altına da beyaz şeffaf ve topuklu olan bir terlik geçirdim. Son olarak saçlarımı da at kuyruğu yaptım daha sonra da banyodan çıktım.
Baran uyanmıştı.
"Rojbaş Ağam."
"Rojbaş Dila da bu ne hal?"
"Ne var halimde?"
Kaşlarıyla elbise mi işaret etti. Ardından yataktan çıktı ve tam dibimde durdu. Elleriyle belimden tuttu ve sanki çok yakın değilmişiz gibi daha çok kendine çekti. Bir eli belimdeyken diğer eliyle de elbisemin kumaşına dokunup bir ileri bir geri gitti.
"Vücut hatların fazla belli."
Elinin değdiği her yer karıncalanıyordu sanki.
Başımı önüme eğdim ve elbiseme baktım ardından tekrar baran ağaya diktim gözlerimi.
"Herzaman giydiğim şeyler baran."
"İyi o zaman birdaha giymezsin. Geceleri odamızda hariç." Dedi ve bişey dememi beklemeden belimde ki elini de çekerek banyoya girdi. Elleri belimi bıraktığı andan beri boşluğa düşmüş gibiydim. Neden böyle dediğini sorgulama gereği duymadan tekrardan dolabın önüne geçtim ve bu sefer pileli ve dar olmayan, belinde de kemeri bulunan zümrüt yeşili desenli elbisemi giydim. Ardından baran ağa banyodan çıktı ve gözlerinin hedefi ben oldum.
"Bu daha iyi."
"Sizi memnun edebildiysek ne mutlu Baran Ağa."
"Daha farklı şekillerle de mutlu edebilirsin Dila Hanım." Gözlerim irice açılırken baran ağa bu halime gülümsemeyi ihmal etmemişti. Bel altı vurarak dalga geçiyordu resmen benimle!
"Hadi hadi dikme gözlerini öyle, aşağı inelim."
Aşağıya indiğimizde herkes kahvaltı yapıyordu. Bizde yerimize geçtik ve kahvaltımızı yapmaya başladık. Baran kahvaltı tabağıma biraz daha fazladan yumurta koydu.
"Bunlar bitecek."
Gözlerim masaya döndüğünde melek annenin bize gülümseyerek baktığını gördüm. Aynı şekilde ona gülümsedim ve kahvaltımı yapmak için tekrardan önüme döndüm.
"Ağam iznin olursa yeğenim Esma bir kaç günlüğüne yanıma gelecek."
"Gelsin Piroz."
Piroz Yenge ilk kez bu sabah bana iğneleyici laflarından sokmamıştı. Belkide yanımda Baran olduğu içindi ve çekiniyor olabilirdi. Biten kahvaltının ardından erkekler ayaklandı. Kader abla eşi Mehmet abinin ardından giderken ben olduğum yerde durmuştum. Baran onu karşılamama gerek olmadığını çok öncesinden dile getirmişti çünkü.
Baran gitmeden önce bana döndü ve tek kaşını kaldırdı.
"Kocanı geçirmeyecek misin?"
Şaşırmıştım yine de şaşırdığımı belli etmemek adına ayaklandım.
"Geliyorum ağam."
Baran ağa memnun bir yüz ifadesiyle konağın dış kapısına ilerledi. Bende ardından ona yetiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİN
Romance"Gözlerine bin defa bakmamaya yemin etsem de, her seferinde yeminimi bozacak kadar güzel baktın jina min." -Baran Cihanbeyli Doğudan, Mezopotamyanın tam kalbine kadar uzanan bir aşk hikayesi. Zor ama etkileyici, bir o kadar da sevginin gücünü göster...