Medya: Bölümün bir yerinde çok üzüleceğiniz bi sahne var. Orada bu müziği açıp öyle okumanızı istiyorum. Sizi bir miktar gözyaşına boğacak. Acının dili yoktur!
~~
Gözlerimi güne huzurla açmıştım. Konağa geldiğim günden beri belkide ilk kez böyle huzurla uyanmıştım. Tabiki de bunun sebebi dün gece baranla aramızda yaşanan yakınlıktı. Uyandığımda baran hala uyuyordu. Odamızda bulunan banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Odaya geçtiğim de baran da uyanmıştı.
"Rojbaş Baran Ağa." Dedim cıvıltıyla çıkan sesimle.
Uykulu gözleri bana döndü.
"Rojbaş Dila Hanım."
"Hadi geçebilirsin banyoya ben çıktım." Diyerek dolabıma doğru ilerledim ama tabiki de yine ilerleyememiştim. Baran gitmemi engellemiş, beni tuttuğu gibi kendine çekmişti.
"Beraber geçmeye ne dersin?"
"Sapık derim."
"Ne sapıklığı kocanım ben senin!"
"Ya Baran bırak! Kahvaltıya inmemiz lazım hadi."
"Tamam tamam geçiyorum."
Beni bıraktıktan sonra banyoya girdi. Bu adam tam bir uslanmazdı! Kesinlikle durmak nedir bilmiyordu ve gün geçtikçe bel altı konuşmalarıda artmıştı! Ne kadar inkar etsemde elbette benimde hoşuma gitmiyor değildi.
Dolaptan bugün giyeceğim kıyafetleri çıkardım. Baran gelmeden giyinsem iyi olurdu yoksa çok utandıracaktı beni! Vizyon renginde düz ve sade bir elbise giymiştim. Saçlarımı dalgalı şekilde bıraktım. Altıma elbisemle aynı renkte hafif topuklu düz bir ayakkabı geçirdim. Yatağıda topladıktan sonra hazırdım. Baran Ağa'da banyodan çıkınca onunda kıyafetlerini vermiştim. Onunda giyinmesiyle bahçeye doğru indik. Sessiz geçen kahvaltı kader ablanın konuşmasıyla bölündü.
"Ağam izninizle size müjdeli bir haber vermek isterim."
"Buyur keça min dinliyoruz."
"Konağa yeni torun geliyor."
Masadan şaşkınlık nidaları dökülmüştü.
"İşte benim gelinim!"
Piroz hanımın böbürlenerek aslında bana laf vurduğunu anlayabiliyordum. Yinede sessiz kaldım.
"Hayırlı olsun kader abla, mehmet abi." Onları sevinçle tebrik etmiştim.
"Biliyordum zaten ben! Benim ailemde çocuk getirmeyen kadın yoktur."
"Birşey mi demeye çalışıyorsun piroz yenge?" Baranın sorusuyla piroz yenge bize döndü.
"Yok oğlum ben ortaya laf olsun diye-"
"Olmasın yenge olmasın. Çünkü özel hayatım kimseyi ilgilendirmez."
"Baran teyzem öyle demek istemedi."
"Ne demek isteyeceğini anlamayacak kadar aptal mı görüyorsun beni esma? Ayrıca Baran değil ağam diyeceksin!"
Baranın sözleriyle Esma feci şekilde bozulmuştu. Her ne kadar bunu istemesemde içten içe onun hakettiğini düşünüyordum. Evli bir adama göz koyması doğru değildi.
Kahvaltı yapılmış, erkekler işe gitmek için ayaklanmıştı. Bende Baranı geçirmek için ayağa kalktım ve onun bedenini takip ederek kapıya doğru ilerledim.
"Akşam görüşürüz dilam."
Baran tam arkasını dönmüş gidiyordu ki ona seslenerek durdurdum.
"Efendim güzelim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİN
Romance"Gözlerine bin defa bakmamaya yemin etsem de, her seferinde yeminimi bozacak kadar güzel baktın jina min." -Baran Cihanbeyli Doğudan, Mezopotamyanın tam kalbine kadar uzanan bir aşk hikayesi. Zor ama etkileyici, bir o kadar da sevginin gücünü göster...