18.Bölüm~

4.4K 187 18
                                    

Medya:Karmadan Fotoğraflar.







~~

Bugün İstanbul'da ki son günümüzdü. Baran bugün şirkete gidip son işlerini halledeceğini ve yarında Mardin'e döneceğimizi söylemişti. Bugün tamamen evde yalnız olacaktım. Baran neredeyse gece yarısına kadar gelemeyeceğini söylemişti. Evin önünde şoförün olacağını ve olası acil bir durumda onu tembihlemişti. Dün Baranla beraber çok güzel bir gün geçirmiştik. Baran oradaki yemekte durmamış, beni alıp İstanbul'da çok sevdiği bir köfteciye götürmüştü. Beraber sahil kenarında köfte ve ayran yiyerek aynı zamanda bol bol sohbet edip gülerek yemek yemiştik. Ardından benim tatlı krizim tuttuğu için beni waffle yemeye götürmüştü. Gerçekten yediğim en güzel tatlı olabilirdi. Sanırım bu tatlıyı Barandan hep isteyecektim. Tatlının ardından biraz denizin kenarında yürümek isteyince oraya gitmiştik. Deniz havası beni mayıştırdığı için eve dönmüştük. Sonrası ise beraber sarılarak uyumuştuk. Herşey gerçekten çok güzeldi. İstanbul ve yaşadıklarımı asla unutmayacaktım. Üstelik bu eve çok alışmıştım. Burası sanki benim evim, benim yuvam gibi olmuştu. Huzur bulmuştum adeta.

Sabah uyandığımda baran çoktan çıkmıştı. Bende kalkıp kahvaltı yapmış ve artık gideceğimiz için evi kirli bırakmamak adına her yeri temizlemiştim. Öğle saatlerinde temizliğim bitmişti artık. Yorulduğum için kendime bir kahve yapıp salonda oturmuştum. Daha sonra Melek anne aramıştı ve biraz onla sohbet ettikten sonra telefonu kapatmıştım. Mutfaktaki işlerimi de bırakmayıp bitirmiştim. Zaten genelde dışarıdan yemek yiyorduk ve böylece fazla mutfak kirlenmiyordu.

Pencereden dışarıya baktığımda yağmur yağıyordu. İstanbul'da sevdiğim birşey varsa oda kesinlikle havası olmuştu. Hiç bunaltıcı sıcaklığı yoktu. Yağmur taneleri çok güzel yerle buluşuyordu. İçim huzurla dolmuştu.

Telefonumun tanıdık melodisiyle daldığım yerden doğruldum ve elime telefonumu aldım. Baran arıyordu.

"Alo."

"Güzelim napıyorsun?"

"Hiç yağan yağmuru izliyorum. Sen napıyorsun?"

"Seni özlüyorum."

İçimden yine sıcak birşeyler akmıştı.

"İşlerin bitti mi?"

"Bitmedi bugün full burdayım."

"Erken gelsen keşke bende özlüyorum."

"Sıkılıyor musun?"

"Yok vakit geçiyor öyle işte."

"Sana yemek olarak ne göndermemi istersin?"

"Hiçbişey. Ben bugünlük evde yemeyi düşünüyorum çünkü canım makarna istedi."

"Tamam güzelim birşeye ihtiyacın olduğu an ya şoföre söyle ya da beni ara."

"Tamam canım."

"Seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum."

Ve telefonu kapatmıştık. Böyle artık her konuşmamızın sonunda birbirimizi sevdiğimizi söylemek mucize gibi birşeydi. Hala bunun heyecanını atlatamamıştım.

Telefonla olan konuşmam sonlandıktan sonra biraz uykumun geldiğini hissetmiştim. Yağmurlu günde yapmayı en sevdiğim şeylerden biriydi uyumak. Tabi diğeri ise klasik olucak ama kitap okumaktı. Yukarıya odaya çıktım ve yatağa attım kendimi. Çok geçmeden uyumuştum. Uyandığımda karnım açlıktan gurulduyordu. Saate baktığımda akşam 20:15 olmuştu. Yataktan hızla kalkıp elimi yüzümü yıkamıştım. Telefonuma baktığımda bir arama veya mesaj yoktu. Baran çok yoğun olmalıydı.

ARİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin