Medya: Cihanbeyli Konağı.~~
Sabahın ilk ışıklarıyla erkenden uyanmıştık. Zaten üç dört saatlik uykuyla ayaktaydım. Elimi yüzümü yıkamış, son kez amcamlarla kahvaltı yapmıştım. Ben eve kuaförün gelmesini beklerken odama diyar abi girdi."Müsait misin bacım?"
"Müsaitim abi buyur."
Diyar abi tam karşımda durdu. Sıkıntılı bir hali vardı besbelli.
"Bugün bu evden gidiyorsun."
"Evet abi."
"Ben çok üzgünüm arin, hakkını helal edebilecek misin?"
"Sen mutlu olmaya bak diyar abi. Bermali de hiç üzme ben iyiyim. Hakkım da her zaman helaldir sizlere."
"Seni hiçbir zaman ne sırmadan ne Zelal ablamdan ayırmadım. Belki farkettirmemiş olabilirim ama en az onlar kadar seni çok sevdim kardeşim."
"Sende benim tek abimsin."
Diyar abinin bana sarılmasıyla aynı şekilde karşılık verdim ona. Biraz sonra kollarını benden ayırdı.
"Baran ağa seni üzerse ilk olarak buraya geliyorsun, burası her zaman senin evin olarak kalacak."
"Biliyorum abi teşekkür ederim."
"Kuaför geldiii!'
Sırmanın bağırmasıyla konuşmamız son bulmuştu. Kuaförün gelmesiyle beni hazırlamaya başlamışlardı. Saçlarımı yukarıdan topuz yapmışlar, makyajımı ise gül kurusu tonlarında yapmışlardı. Son olarak gelinliğimi de giymiştim. 4 saat süren hazırlığın ardından tamamen hazırdım. Artık sadece beni almaları kalmıştı. Odamda oturmuş beklerken dışarıdan davul zurna sesinin gelmesiyle geldiklerini anlamıştım. Biraz sonra amcam odama girdi ve bana sarıldı.
"Gittiğin yerde çok mutlu ol keça min."
"Sağol amcam."
Diyar abimin kuşağı bağlamasından sonra, melek annenin ve Elif'in yardımıyla aşağıya inmiştim. Kapının önünde birsürü kalabalık vardı. Davul zurna eşliğinde beni almaya gelmişlerdi. Sayamayacağım kadar çok araba bulunuyordu. Dışarı çıktığım da Baran ağaya değdi gözlerim. Jilet gibi olan siyah takım elbisesi ve temiz traşıyla arabanın tam önünde durmuş bizi bekliyordu. Ona doğru bir kaç adım attığım da koluma girdi ve beni arabaya doğru yönlendirdi. Biraz sonra arka kapıyı açtı ve beni oraya yerleştirip kendi de yanıma geçti. Şoför de arabaya binince Cihanbeyli konağına doğru yol aldık.
Yol boyunca ne o konuşmuştu ne de ben. 15 dakikanın ardından Cihanbeyli konağına gelmiştik. Daha önce ablam evlendiği zaman bile gelmemiştim bu konağa. O kadar büyük ve görkemliydi ki amcamın konak sandığım evinin yanında saray olarak kalıyordu. Konağın içinden davul zurna ve birsürü insan sesi geliyordu. Anladığım kadarıyla çok kalabalıktı ki bu konağın büyük kapısının önünde ki arabalardan da belli oluyordu. Arabamızın durmasıyla Baran ağa aşağıya inip benim kapımı açmıştı. Çıkmama yardımcı olmuş, koluna girmem için kolunu açmıştı. Koluna girdikten sonra konağın içerisine doğru girdik. Tam içeri girmeden elime kırmam için bir testi verilmişti. Onuda zılgıtlar eşliğinde kırmıştım. Koskocaman avluda birsürü insan vardı. Herkes davullar ve zurnalar eşliğinde halay çekiyorlardı. Bize ayrılan masaya oturduk ve böylece düğün başlamıştı. Çok görkemli bir düğün oluyordu bu da Baran Ağa'nın düğünü olmasından kaynaklıydı sanırım, nede olsa aşiret ağasıydı. Bir kaç halay da Baran Ağa'yı da kaldırmışlardı. Sırma ara ara yanıma geliyor bana sarılıp gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARİN
Romance"Gözlerine bin defa bakmamaya yemin etsem de, her seferinde yeminimi bozacak kadar güzel baktın jina min." -Baran Cihanbeyli Doğudan, Mezopotamyanın tam kalbine kadar uzanan bir aşk hikayesi. Zor ama etkileyici, bir o kadar da sevginin gücünü göster...