Hoşgeldin sevgili okuyucumuz 💛
"Hemen sakinleşme, yavaşça sakinleş."
"Bir şey olmamış gibi davranamazsın."
"Öyle davranmıyorum. Sadece sakinleşmeni istedim."
"Dokundu ya! Herif benim aylarca dokunmayı beklediğim şeye geldi ve dokundu! Çıldıracağım şimdi... ve sen gider zannedip bana söylemedin."
"Ben de sana sorduğumda sen de bir şey söylemedin."
"Çünkü söylemeni istedim. Saksı muamelesi gördüm sayende. Gücün var ama kullanmıyorsun gibi bir şey oldu."
"Ne saksısı ya? Cidden sakinleşmelisin."
"Ne dedi o sana? Neler söyledi, anlat. Ne istedi senden?"
"Bebeğim, yaptın yapacağını zaten. Boş ver."
"Az bile!"
"Tamam bak bu sefer karışmadım, engellemedim. İçinde kalmadı yani."
"Oyun oynamıyoruz Jooheon. Öldürebilirdim. Çok ciddiyim öldürebilirdim. Ortam müsait değil sadece. Ben kıskanç bir adamım. Kıskançlığın tanımı benim."
Jooheon bu konuşmadan sıkıldı ve etrafta bulunan Olivia ve kendisinin eşyalarını toplamaya başladı. Changkyun konuşmaya devam ediyordu.
"Böyle bir şey olduğunda ben sana güvenirim ama gelip bana anlatman gerekiyor."
Jooheon eşyaları toparlarken durdu ve sinirle Changkyun'a baktı.
"Bana güveniyorsan bir sorun yok o zaman?!"
"Ya ben sana bir şey mi dedim?!"
Jooheon umursamadı. "Olivia nerede, Changkyun?"
"Orada." Changkyun eliyle emanet ettiği aileyi gösterdi.
Jooheon Olivia'yı almaya gittiğinde Changkyun da kendi eşyalarını toparladı. Hep birlikte odaya çıktılar. Jooheon duştan sonra kızını güzelce giydirdi ve kendisi de hazırlandı. Changkyun ise odada kalacaklarını düşünüyordu.
"Nereye gidiyorsun?"
"Baba kız gezeceğiz biraz."
"Peki... dikkat edin."
"Tamam."
Jooheon ve Olivia odadan çıktıktan sonra Changkyun duşunu aldı ve kendisine bir şişe içki söyledi. Hiçbir şey yapmadan sadece içkisini içti, şişenin dibini görene kadar.
Gece yarısı Jooheon, Olivia kucağında uyuyorken odaya geldi. Yatağına yatırıp nazikçe üzerini değiştirdi. Changkyun da Olivia'nın odasının kapısının önüne gitmiş Jooheon'ı izliyordu. Göz kapakları yarıya inmişti. Jooheon işi bitince odadan çıkıp kapıyı kapattı ve onu izleyen bir çift bayık göze döndü."Changkyun?"
Changkyun hiçbir şey söylemeden yavaşça Jooheon'a sarıldı. Jooheon da karşılık verdi ve kollarını sardı.
Changkyun kafasını Jooheon'ın boynuna gömdü ve fısıldayarak konuştu.
"Ben seni üzmek istemedim."
Jooheon gülümsemişti. "Önemli değil, geçti."
"Üzüldün ama."
"Sonra geçti. Sarıldığın an geçti."
"Beni yatağa götürür müsün?"
Jooheon ikinci bebeğini kucakladı ve yataklarına götürdü, yatırdı. Changkyun gözlerini tepesinde dikilen adama dikti ve masumca baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asker - JooKyun ✔️
RomanceÖzel Harekat Timinde görevli Im Changkyun ve yeni boşanmış bir baba Lee Jooheon ile kızı Lee Olivia'nın tatlı, tuzlu, romantik ve kaoslu hikayesi.