Chapter: 4

215 19 84
                                    

Hoşgeldin tatlı okuyucumuz, lütfen yorum bırakmayı unutma 🍀❤️

Changkyun uzandığı koltuğundan kalkıp kapıyı açtı ve gülümsedi onları görünce.

"Hoş geldiniz."

Kapının önünden çekildi ve içeriye girmelerine izin verdi. Jooheon içeriye girerken cevap verdi.

"Hoş bulduk abisi."

Onlar içeriye girerken Changkyun masada olduğunu hatırladığı kemerini, silahını ve diğer her şeyi hızlıca alıp odasına götürdü ve geri geldi.

"Nasılsın Olivia?"

"İyiyim, sen nasılsın?"

"Biraz uykusuzum ama iyiyim ben de. Sen uykunu aldın mı güzelce?"

Olivia onaylamak için kafasını salladı sakince. Changkyun Olivia'ya elini uzattı. "Aferin sana. Hadi benimle mutfağa gel."

Olivia sanki bunu bekliyormuş gibi Changkyun'un parmağına elini sardı ve birlikte mutfağa gittiler. Dolabın önüne geldiklerinde, Changkyun parmağını nazikçe Olivia'nın elinden kurtardı ve ona doğru eğildi.

"Portakal suyu içer misin?"

Kafasını salladı Olivia. "İçerim."

Changkyun Olivia'yı kucaklayıp tezgaha oturttu. Dolaptan portakal suyunu çıkarttı ve bir bardağın yarısına kadar doldurdu. Sonrasında üzerine sıcak su ekledi.

"Gel bakalım kucağıma."

Sağ elinde portakal suyunu tutarken sol koluyla Olivia'yı kucakladı. Salona geri geldiklerinde koltuğa oturdu ve Olivia'nın eline bardağı verdi. Bir süre onun içmesini beklerken Jooheon'a döndü.

"Bir şey içer misin?"

Jooheon kafasında o içecek soğuk mu diye düşünürken olumsuzca kafasını salladı.

"Hayır, sağ ol."

"İçseydin. Boş boş mu oturacağız? Kahve yapayım?"

Jooheon uzamaması için kabul etti. "Tamam, kahve olur."

Changkyun Olivia'yı kucağından indirip kibarca koltuğa oturttu ve ayağa kalktı. Mutfağa yürürken konuştu.

"Gel istersen mutfağa."

"Olivia yalnız kalmasın."

Mutfağa vardığında suyu ısıtıcıya koydu ve beklemeye başladı. Su kaynadığında kahveleri yaptı ve salona dönüp birini Jooheon'a uzattı. Sonra da yakında bir yere oturdu.

"Neler yaptınız?"

Jooheon sevdiği kahve kokusunu içine çekti önce. "Rutin. Asıl sen anlat."

Changkyun alay eder gibi güldü. "Emin misin?"

Jooheon yudumunu aldıktan sonra hafifçe gözlerini devirdi. "Fazla detaya girmeyeceksin tabii ki. Çocuk var."

Changkyun bir nefes çekti içine. "Depoyu yok ettik ama oraya gidene kadar çok zorladılar. Yok etmeye çalıştığımız depo çok iyi korunuyormuş."

Jooheon 'anladım' der gibi kafasını salladı. "Sevindim sizin adınıza."

Changkyun güldü. "Ne güzel... Diğeri yine zorluk çıkartıyor mu sana? Bir şey yapmayacağım. Onu idrak ettim artık. Soruyorum sadece."

"Hayır, problem yok."

Bir yudum aldı kahvesinden Changkyun. "İyi. Anladı demek ki."

Konuyu değiştirmek istedi birden Changkyun. Sohbet bitsin istemiyordu.

Asker - JooKyun ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin