Chapter: 13

124 10 21
                                    

Hoşgeldin sevgili okuyucumuz ❤️🌚

Yoğun bakım ünitesinin önünde "Çekilin!" diyen bağırma sesleri, defibrilatör cihazının şarj edilme sesi, enjekte edilmesi gereken ilaçların isimleri yankılanıyordu. Jooheon sakin kalmaya çalışarak bekledi korkulu gözleriyle.

Bir süre sonra etraf sakinleşti, hemşireler ve doktorlar odadan yavaş yavaş çıktılar. Jooheon koşarak yanlarına gitti, gözleri yaşlıydı.

"Neler oluyor? O iyi mi?"

Hemşirelerden biri terini silerken cevap verdi.

"Değerleri normale döndü, şu an iyi... yani... en azından yaşıyor."

Jooheon farkında olmadan tutuyor olduğu nefesi bıraktı, rahatlamıştı. Kun geldi yanına.

"Refakatçi olarak siz mi kalacaksınız?"

"Evet."

"O zaman ben size kalacağınız odayı göstereyim, birliğe haber vereyim sonra da giderim."

"Tamam, olur."

Bulundukları noktaya çok uzak olmayan refakatçi odasını gösterdi ve sonra da söylediği gibi birliğe haber verip hastaneden çıktı.

Refakatçi odasının loş ışığında oturup beklemeye başladı Jooheon. Bir süre sonra uykuya yenilip uyudu olduğu yerde.

--
3 gün geçti. Jooheon her gün delirecek gibi oluyordu. Uyanmasını deli gibi istiyordu. Yine baksın istiyordu gözlerine. Yine şımarsın istiyordu. Öpmek istiyordu gözlerinden.

Koridorda bacaklarının açılması için yürüyüş yapan Jooheon'ı hemşire durdurdu.

"Transfer için artık hazır. Ben bağlı olduğu birliğe bilgi vereceğim. Böylelikle artık götürebileceksiniz hastanızı. Geçmiş olsun."

Jooheon büyük bir 'oh' çekip heyecanla göreceği anı beklemeye başladı. Önce Jooheon'ın kaldığı odayı gelip güzelce temizlediler. Biraz sonra da uyanmak üzere olan Changkyun geldi beyaz örtüler içinde.

Jooheon baş ucuna gidip elini ellerinin arasına aldı. Changkyun uykusunun arasında kaşlarını çattı. Kendine geliyordu şimdi. Ağlayacak gibiydi yüzü.

"Canım." diyerek elinin üzerini sevdi Jooheon. Gözünü ayırmıyordu üzerinden.

Changkyun ağlamaya başladı. Ne olduğunu bile bilmiyordu, neden ağladığını da bilmiyordu. Vurulduktan sonraki düşünceleri geldi aklına belki de. Gözleri kapalıydı ama hıçkırıyordu. Hıçkırdıkça kasıkları ağrıdı. Yaşları gözlerinin kenarlarından aktı. Jooheon'ın içi yanıyordu.

"Ağlama, aç gözlerini. Hadi bir tanem." Yaşlarını sildi Changkyun'un.

Changkyun duyduğu sesle birlikte ağlamasını durdurdu. Elini sıktı Jooheon'ın. Birkaç kere nefes aldı acı içinde. Daha sonra açtı gözlerini yavaşça.

Jooheon daha fazla tutamadı kendini. Yaşların hücum etmesine izin verdi. "Ohh şükürler olsun." Burnunu çekti.

"N...neredeyim?" diye sordu Changkyun. Sesi kısık  çıkmıştı.

"Hastanedesin canım."

"Neden?" Çatılmıştı yine kaşları.

Jooheon elini kuş tüyü hafifliğinde sargısının oraya koydu Changkyun'a bakarken. "Görevdeyken olmuş."

Changkyun sinirlendi kendine, gözlerini devirdi. Joohoen avucunun içindeki elini öptü Changkyun'un.

"Beni çok korkuttun."

Asker - JooKyun ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin