Chapter: 18

117 8 80
                                    

Hoşgeldin sevgili okuyucumuz 💜

Ertesi gün Changkyun evden alışveriş yapmak için çıkarken kapıda Jooheon ve Sehun ile karşılaştı ancak görmezden gelip yoluna devam etti. Sadece kısa bir anlığına Jooheon'a bakmıştı.

Jooheon ve Sehun ikilisi ise Olivia'yı okula bırakıp dışarda kahvaltı etmeye gittiler. Yan yana oturmuşlardı.

"Vazgeçti sonunda eski manyak sevgilin."

Jooheon anında gözlerini Sehun'a dikti. "Eski manyak sevgilim?"

"Evet herif manyak, yalan mı?"

"Konuşmasak?"

"Konuşmayalım peki..."

"Teşekkürler."

Jooheon yemeğini bitirmişti. Kahvesini içerken dışarıyı izledi bir süre. Sehun elini Jooheon'ın yanağına getirip kendine çevirdi.

"Ee, biz neyi bekliyoruz?"

"Hiçbir şeyi."

Dudaklarına bakıyordu Sehun şimdi. "Bana mı gitsek?"

"Gidelim."

Hesabı ödedikten sonra birlikte Sehun'un evine gittiler ve oturup sohbet ettiler biraz. Sohbet koyulaştığında da Sehun Jooheon'ın dudaklarına yöneldi ve onu öpmeye başladı. Seviştiler ve birkaç saat de uyudular beraber. Daha sonra Jooheon Olivia'yı alması gerektiği için kalkıp giyindi. Sehun'u öpüp evden ayrıldı. Sonra da kızını alıp eve geldi.

Changkyun kapıdan bakmıyor, rahatsız etmiyor ya da artık barışmayı denemiyordu. İş yeri ile konuştu ve artık timde görev yapmak istemediğini belirtti. Eskiden aldığı yaralara yenileri eklensin istemiyordu ve bu yüzden harekat merkezinde sabit bir görev talep etti. İş yeri onaylayana kadar da ona tekrar düşünmesi için izin verdiler. İyi bir asker olduğu için timde kalması gerektiğini söylediler ancak Changkyun kararlıydı. Yine de düşüneceğim diyerek kırmadı komutanlarını.

Böylelikle birkaç hafta geçti. Kihyun evine dönmüştü çoktan. Changkyun da evdeki boş vaktini alkol alarak ya da boş boş televizyona bakarak geçiriyordu. Jooheon'ı düşlüyordu sızdığında da. Keşke bir kere daha öpebilseydi.

Bir gece sabaha karşı ateşlendi ve üşüdüğü için uykudan uyandı. Kendisini çok yorgun ve bitkin hissediyordu. Duşa girip geçmesini bekledi ancak geçmedi, aksine daha kötü oldu. Sabahı bekleyip hastaneye gitmeye karar verdi. Evden çıktı. Aynı anda Jooheon ve Sehun da karşı daireye girmek için kapının önündeydi. Olivia'yı okula bırakmış geri eve gelmişlerdi. Changkyun kendisini taşımaya çalışırken ağır ağır asansöre yürüdü ve düğmeye bastı. Onlar yok gibi davranıyordu.

Jooheon Changkyun'u o şekilde görünce yanına geldi. Yine yaralandı sanmıştı aslında ilk başta. Elini hafifçe omzuna koydu ve kafasını eğip yüzüne baktı Changkyun'un.

"Changkyun, neyin var?"

Changkyun duymazdan ve görmezden gelip gelen asansöre bindi ve otoparka indi. Cevap vermediği için anlık şoka giren Jooheon asansöre binmeyi akıl edemedi o an. Sehun seslendi.

"Sana ne neyi varsa?"

Jooheon dişlerini sıkıp gözlerini kapattı. Sonra düzelip döndü ona doğru.

"Kötü görünüyor, yardım edeceğim. Seni ararım."

Diğer asansörü çağırdı ve otoparka indi, etrafa bakınarak yürüdü hızlı hızlı. Changkyun arabaya binip çalıştırmıştı. Üşüdüğü için kaloriferin ısınmasını bekledikten sonra açtı. Jooheon sesi duyup arabanın yanına gitti ve hemen bindi.

Asker - JooKyun ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin