Asker'e son kez hoşgeldin 💜🥺🤧
Ertesi gün Changkyun uyanıp kendine kahve yaptı. Salonda oturmuş içiyordu televizyona bakarken. Jooheon da Olivia'yı kreşe bıraktıktan sonra anahtarıyla Changkyun'un evine girdi. Elinde bardağı gördüğü gibi yanına gidip aldı.
"Diyetin var, bu ne?"
"Ne diyeti ya, iyiyim ben."
"Dün 'çok üşüyorum' diyordun." dedi Jooheon taklidini yaparak. "O diyeti uygulayacaksın. Mecbursun."
Changkyun ayağa kalktı ve Jooheon'ı tuttu kollarından. "Bak Jooheon, ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum ama yapma. Git sevgilin mi neyinse onunla ilgilen, kızınla ilgilen. Beni rahat bırak."
"Kendine bakacak halin yok. Doktora gitmek istiyorsun ama yardımımı geri çevirip duruyorsun. Kendi başına hiçbir şey yapamazsın, anlasana!"
"İhtiyacım varken gelmedin, şimdi de gelme. Dün için teşekkür ederim ama yaramın kabuğunu söküp durma!"
Jooheon dudaklarını birleştirdi ve sertçe öptü Changkyun'u.
"Geçti mi yaran?!"
Changkyun kaşlarını çatmıştı. "Senin derdin ne?! En son seni öptüğümde ittin beni, hatırlatırım. Ağlıyordum."
"Kaçırdığım günleri yardım ederek kapatmaya çalışıyorum. Ne var?"
"Ben böyle bir şey talep ettim mi?"
"Gerek yok. Ben öyle hissettim ve düne kıyasla daha iyisin sayemde, bir de ilaçlar tabii. Ayrıca gözlerin yapmam gereken her şeyi bana zaten söylüyor. Dilinden dökülmese de olur Changkyun. Bana git diyorsun ama gözlerin 'kal ve gitme' diyor."
"Neden o zaman değil de şimdi? Acıdın mı bana?"
"Buna sanırım kaybetme korkusu diyorlar."
"Sen sadece korkusunu yaşıyorsun. Ben kaybettim Jooheon."
"Bulmak istiyor musun?"
Changkyun "EVET" diye çığlık atmak istedi. "SARIL BANA JOOHEON, BİR DAHA SAKIN GİTME." diye haykırmak istedi ama bu kadar kolay pes edemezdi.
"Artık istemiyorum."
Jooheon'ın kaşları çatılmıştı. "Ne?"
Changkyun ifadesizdi. "Çok istedim ama olmadı. Şimdi de bırakırsam olacak ama bu sefer de hevesim kaçtı biliyor musun Jooheon?"
"Heves ha? Kimi kandırıyorsun sen?"
"Ne kandırması? Kendine gel. Senin yüzünden bu hastalığı çekiyorum."
"Çok net farkındayım! Yardımlarımın bir başka sebebi de buydu zaten!" diyip bardağı sehpaya sertçe bıraktı ve evden çıktı Jooheon. Kapının çarpma sesinden sonra Changkyun kafasını salladı gülümseyerek. "Öyle kolay değil..."
Ertesi gün Jooheon dayanamayıp geri geldi ancak anahtarını dün evden hışımla çıkarken orada bıraktığı için zili çalmıştı mecburen. Changkyun delikten baktı ve açtı kapıyı, bakıyordu sadece.
"Toparlıyorsun. Yazılanların hepsini yapıyor musun? Ya ilaçlar? Düzenli içiyor musun?" diye sorularını sıralarken içeri girdi Jooheon.
Changkyun cevap vermeden izliyordu sadece.
"Neden konuşmuyorsun?"
"Ne yapıyorsun Jooheon?"
"Hiçbir şey."
"Yapıyorsun. Umrunda olmamalı."
Jooheon alayla güldü. "Öyle söylemekle oluyor mu?" Gülüşü solduktan sonra gözlerini gözleriyle buluşturdu Changkyun'un. Ellerini tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asker - JooKyun ✔️
RomanceÖzel Harekat Timinde görevli Im Changkyun ve yeni boşanmış bir baba Lee Jooheon ile kızı Lee Olivia'nın tatlı, tuzlu, romantik ve kaoslu hikayesi.