O, Tanrı tarafından kutsal bir görev için dünyaya gönderildiğine inanan ve sokakta gördüğü herkesi birbiri ile shipleme potansiyeline sahip bir shipperdı. Ta ki onlarla karşılaşana kadar...
Onsra: Bir daha aşık olmayacağını anladığında gelen kalp kı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saat beş yönünden yabancı bir cisim yaklaşıyor.
Aman dikkat!
Başı sağa eğelim.
Evet!
Güzel hareketti kızım.
Şimdi siz bu konuşma da neyin nesi diyorsunuz. Pekala. Sizi de canım annem gibi çıldırtmadan hemen izah ediyorum. Aslında çok önemli bir olay değil, her zamanki gibi okula giderken olması gerekene aykırı davrandığım için kılık kıyafet fırçası yiyorum. Fırça konusunda mizah yapmadığımı da belirteyim.
"Yine mi pantolon giydin sen?"
Bir yandan bana doğru savrulan cisimleri savuştururken diğer yandan nefes nefese siyah ayakkabılarımın bağcığını bağlıyordum. Eğer Edward Elric rolünde Ryosuke Yamada'yı oynatmasalardı, iddia ediyorum başrol bendim. İşine son derece odaklanmış, kan ter içinde ayaklanmaya çalışıyordum ki annemin yeniden yükselen sesi ile adeta popomun üzerinde iki tam tur sıçradım.
"Bir daha Tuna'nın kıyafetlerini giyersen bacaklarını kırarım Kamuran. Onu da kursağına kadar çekip Eh Mustafa'nın geçen yıl görev yaptığı yerde tüm cephaneliği ateşe veren oğlu Selim'e dönmüşsün. Hiç benim kızım gibi görünüyor musun, şu haline bir bak? Rezillik, rezilllik!"
Son düğümü de atıp ayağa kalktım ve gri renkli çantamı sırtıma atmadan evvel çemkirdim.
"Bunu beni küçük iboya dönüştürmeden önce düşünecektiniz."
Annem elini beline koydu. Kıstığı gözlerinin üzerindeki sol kaşı türbülansa girdi. Süper! Eli yeni bir nesneye uzanmadığına göre yüzde yüz hakaret edecek. Görün bakın. Yalanım varsa pezevenk olacağım.
"Sıçtığım bokun dediğine de bakın hele..."
Gördünüz mü?
Dudaklarımı büzüp kaşlarımı çattım.
"Şu cehenneme VIP bilet almak için gece gündüz çalışan hayırsız kul yüzünden günaha girmek sana hiç yakışmıyor mu anne?"
Nezaket Atladagel özgünlüğünden bir süreliğine vazgeçip klasik anne hareketini yapmak için terliğine doğru eğildi. Bu manzaraya daha fazla kayıtsız kalamayarak gözlerimi devirip ofladım.
"Yeterince klişeleşmedi mi bu hareket?"
Annem gözlerini kısmış bir şekilde elindeki terliği iyi bir açı yakalamak için sağa sola doğru oynatırken çantayı kapıp asansöre koştum. "Daha orjinal hareketler-" Cümlemi bitiremeden annemin ölümsüz silahı bonus kafamı nişan aldı.
"Yandım Allah!"
"Canın yanınca işte böyle Allah dersin."
Acıdan eriyen başımı tutarak ağlama pozisyonuna geçen dudaklarımı büktüm ve anneme döndüm. "Şuncacık aklım var," dedim işaret parmağımla baş parmağımı birleştirip. "Onu da elimden alacaksın, o olacak anne."