26 [final] | ❝okun yönü gençlik aşkında❞

1.1K 67 29
                                    

Ablamın gidişinin ardından yatağın içine tamamen girdim ama gözlerimde uykunun zerresi dahi yoktu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ablamın gidişinin ardından yatağın içine tamamen girdim ama gözlerimde uykunun zerresi dahi yoktu. Bir süre boş gözlerle tavanı izleyip durdum ama ciddi anlamda sıkılmaya başlayınca yorganı üzerimden atarak yataktan çıktım. Dolabımdan kalın, uzun ve kırmızı bir ceket çıkarıp onu ağırca üzerime geçirdim. Yatağa oturarak çizmeyi andıran yünlü beyaz patiklerimi de giydikten sonra kendimi balkona attım.

Çıkar çıkmaz temiz havanın yüzüme çarpması bir oldu. Kasım ayına girdiğimiz için hava bir hayli soğuktu. Bilmem eksi kaç derece beni tir tir titretirken çok kalmayacağıma karar vererek sırtımı küpeşte trabzana yasladım.

Birkaç dakika boyunca ciğerlerime derin derin taze havayı çektikten sonra içeri girmek için hareketlendim ancak çalmakta olan telefonum buna izin vermedi. Arayanın kim olduğunu öğrenmek için cebime uzanıp telefonu çıkardım. Doğan arıyordu. Gecenin bu vakti beni neden aradığına dair kafamda sorular dört dönerken fazla düşünmemeye kanaat getirip aramaya cevap verdim.

"Alo?"

"Kocacım," dedi Doğan hoş bir sesle. "Nasılsın?"

Söylediği ilk kelime kafamdan aşağıya bir kaynar su boşaltırken havayı umursamayarak titredim. Bu kelimeyi mesajlarda okurken sorun yoktu ama birisinin ağzından dökülmesi son derece yabancı ve tuhaf gelmişti.

Yalanımı, içinde bulunduğum durumu hatırlatıp canımı sıkmıştı.

Sessiz kalışım Doğan'ı tedirgin etmiş olacak ki alelacele sordu. "Yanlış bir şey mi söyledim yoksa?" Doğru bir şey söylediği de söylenemezdi elbette ama bunu ona yansıtmadım.

"Hayır," dedim sakin bir sesle. "Biraz şaşırdım."

"Rahatsız olduysan bir daha kullanmam."

Sessiz kaldım. Ne kullan diyebildim ne de kullanma. Yavaş yavaş çözülmeye başlarken bu kadar hızlı ilerlemenin bana iyi gelmediği ortadaydı.

"Yeni hitaplar bulmam gerekiyor öyle desene."

Muzip bir şekilde söylediği cümleye tebessüm ettim. "Öyle görünüyor," diyebildim sesimi bularak. Ardından bu saatte neden aradığını belirten bir soru yönelttim ama saniyesinde kendimi bir kalas kadar odun hissettim. "Hayırdır?"

Sanki mahalle magandasıydım da, karşı mahallenin başındaki kişiye elimde tesbihimle hesap soruyordum.

Doğan da düşümdüğümü düşünmüş olmalıydı ki aynen şöyle yanıt verdi.

"Hayır mı şer mi şimdi öğreneceğiz koçum." Yüzüme genişçe bir gülümseme yerleşti. "Sen de bi' hele, öğlenki telefonum neden açılmadı?"

Kahkaha atmak için aralanan dudaklarımı dizginledim ve sürdürdüğü tiyatroya eşlik ettim.

"Açmadıysak açmadık ulan. Bir de hesap mı vereceğiz? Aynayı çizdirmek istemiyorsan bas git, almayayım ayağımın altına. Soytarı it seni."

Son Aşk | OnsraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin