10 | ❝herkes anımsar güzel hisleri❞

736 56 4
                                    

"Çok acıyor mu?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Çok acıyor mu?"

Revirin geniş penceresinden gözlerime vuran öğle güneşini perdelemek için soluma geçen Mert bir kez daha endişe içerisinde sorduğunda başımı beyaz ve son derece rahatsız olan başlığa indirip gözlerimi kapadım ve ters bir tepki vermemek için dişlerimi sıktım. Ağlamak istiyordum. Gerçekten ağlamak istiyordum. Eğer utanmasaydım, eğer rezil olacağımı bilmeseydim, eğer yanımda duran kişi yakışıklılığı ile neredeyse okulun bütün kızlarını revirin kapısının önüne dizmiş vizyonsuz hergele olmasaydı muhtemelen ağlardım da.

Artık nefret listemin üç yüz kırk beşinci sırasına yerleşen o çirkin top yüzünden yarım saattir revirde bekliyordum ve hemşirenin birkaç saatliğine okuldan ayrılması sebebiyle annesi doktor olan Mert'in deve dikenine dönmüş olan yanağıma pansuman yapmasını izliyordum.

Bunun benim için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyor musunuz? Şu an duyduğum öfke yüzünden millet birbirine atom bombaları yağdırıyor.

Elbette bu devasa öfkemin tek sebebinin kendini dev aynasında gören Mert olduğunu söyleyemezdim, sonuçta beni Mert'in arsızlığından çok daha fazla öfkelendiren bir şey vardı: Alçak Mert'in bitmek tükenmek bilmeyen hayranları. Mert'ten bir nefret ediyorsam, onlardan on nefret ediyordum. Hadi ama! Bana, bir sabah ansızın yatağımda ölü bulunacakmışım gibi tehdit dolu bakışlarla bakan bir grup süslü kokonaya sevgi besleyecek değildim. En fazla boğazlarına başkalarının hakları durunca yaşamaları için boyunlarının köküne bir tane indirirdim, o kadar.

Baygın ve tiksinti dolu bakışlarımı o sevimsiz sinsirellalardan çekip duvardaki gri saate diktim. Her saat başı iğrenç bir melodi ile kulaklarımı kemiren serseri ders zili hala neden çalmıyordu ki?

"İşte oldu."

Mert'in işinin bittiğini belirten sesi kulaklarıma zil sesi ile birlikte ulaştığında derin bir nefes alarak gözlerimi saatten çektim ve ona doğru dönmek için hafifçe doğruldum. Fakat başımı başımı henüz çevirmişken beklenmedik bir şey yaşayarak Mert ile göz göze geldim. Bu az önce aldığım nefesin boğazıma oturmasına sebep olduğunda yutkunmak istedim ama bana ne olduğunu çözemediğim bir şey yüzünden tepki veremedim. Gözleri gözlerime o kadar yakındı ki onda daha önce görmediğim ve beni adeta dehşete düşüren o şey yüzünden kilitlenip kaldım.

Benim gözlerinin içerisine doğrudan bakıyor olmam onu rahatsız etmiş olacak, yutkunarak başını geriye çekti. Şimdi bana değil, zilin çalmasına rağmen hala kapının önünde beklemekte olan kızlara bakıyordu. Baktığı yere başımı çevirmek ve o süslü kokonalara kötü bir bakış atmak için hafifçe döndüm fakat onlar bana bu fırsatı vermediler -birbirine karışan adım sesleri çoktan bulundukları yerden ayrıldıklarını haber veriyordu. Tekrardan başımı bu halde olmamın ana sebebine kaldırıp sessizce bekledim. Mert yüzüne neredeyse var olmadığını düşüneceğim bir gülümseme yerleştirmiş, iç çekerek başını iki yana sallıyordu. Bu garip duruşu, istemsizce benim de tebessüm etmeme sebep oldu.

Son Aşk | OnsraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin