16 | ❝kıvırcıklara damlayan günahlar❞

597 45 9
                                    

Başımı hafifçe yukarı kaldırarak karşımdaki kişinin gölgesinin gözlerime düşmesine izin verdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Başımı hafifçe yukarı kaldırarak karşımdaki kişinin gölgesinin gözlerime düşmesine izin verdim. Böylece, eğer bana çarpmış olsaydı muhtemelen yüzümün dağılmasına neden olacak topu engelleyerek bedenime siper olan kişinin görüntüsü netlik kazanmış oldu.

Karşımda tam olarak; alnını perdeleyen ıslak dağınık sarı saçları, adeta küçük bir kıyameti yaşayan endişeli kahverengi gözleri, çektiği acıdan dolayı sıktığı çenesi, ekimin soğuğunun bile kızartamadığı beyaz teni ve tıpkı bir mey notası gibi kulaklarımı dolduran nefes alış veriş sesleriyle Buğra duruyordu.

"İyi misin?"

Hala tepkisizce ona bakıyor olmalıyım, sorusunu kendisine has pes sesiyle yineledi ve yaşadığım şoktan dolayı kilitlenip kalan dalgın bedenimin kendine gelmesine sebep oldu.

Beyza cadısı az önce gözlerimin içine baka baka, bile isteye, sırf bana zarar vermek için bir kez daha yapacağını yapmış ve tıpkı geçen seneki gibi smacını yüzüme doğru nişan almıştı. Fakat geçen sene ile bu sene arasında bu kez büyük bir fark vardı —top bana değil, beni korumaya çalışan Buğra'ya çarpmıştı.

"Asıl sen iyi misin?" Paris hızla Buğra'ya yaklaştı. "Top çok sert çarptı."

"Benim bir şeyim yok."

Paris'in öfkeli gözleri Beyza'yı buldu.

"İnsan gibi oynayamıyor musun sen?"

"İsteyerek olmadı. Ben karşılayamayacağını bilseydim bu kadar sert vurmazdım. Ben sadece arkadaşın karşılaması gereken topa vurdum. Özür dilerim."

"Beyza," diyerek Beyza'nın yapmacık, hüzün dolu sesini bastırdı Mert. Yüzündeki öfkeyi net bir şekilde görebiliyordum ama Beyza'nın yaptığı şeye rağmen ona "sus," demekten öteye gidememişti. Takındığı tavır aklıma can sıkıcı bir soruyu daha düşürdü.

Acaba Buğra önüme atlamasaydı, acaba canı yanan ben olsaydım, o ifrit kıza yine bu şekilde davranır mıydı?

Düşündüğüm şeye lanet okuyarak başımı iki yana salladım.

Nefret beni kötücül bir virüs gibi boğazımdan yakaladı. Bakışlarımı Buğra'nın endişeli gözlerinden çekip onun hemen arkasında sahte bir korkuyla bizi izleyen Beyza'ya kaydırdım. Yüzüne yerleştirdiği iğrenç oyunculuğun altındaki keyifli gülümsemeyi net bir şekilde okuyabiliyordum. Virüs zehirli bir örümcek misali gözlerime usulca tırmandığında çoktan yumruk olan ellerimden yükselen kemik şıkırtılarına aldırmadan Beyza'ya doğru adımlamaya başladım.

Yapacağım şey basitti: O cadının saçlarını kavrayarak çok kıymetli burnuna kafayı gömecektim.

Ancak bu yoğun isteğim kolumu kavrayan Buğra ve bizi sahanın biraz ilerisindeki banktan izlemekte olan Fikret hoca yüzünden mümkün olmadı. Yine de nefret iliklerime öylesine işlemişti ki pes etmeyerek Buğra'nın eliyle kavradığı kolumu sertçe silkeledim. "Bırak," dedim dişlerimin arasından, öfkeli gözlerimi Beyza'dan çekmeyerek. Buğra kolumu bırakmak yerine daha sıkı kavradı. Öfkeli bakışlarımın hedefi bu kez Buğra oldu.

Son Aşk | OnsraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin