-2-

118 15 67
                                    


Tuvaletten çıktığım gibi karşıma Mete çıktı. Yüzüne bakamadan utançla geçtim yanından. Neden utanıyorum bilmiyordum ama sanki beni yakalayacakmış gibi hissediyordum. Mete bana gülümsedi ve yanımdan geçip gitti.

Bunu koşa koşa gidip arkadaşlarıma anlattım.

"Ve bana gülümsedi!" Diye bağırdım sonunda. Arkadaşlarım tüm ciddiyeti ile bekliyordu.

"Neler oluyor? Sevinsenize!"

"Sevinirler, sevinirler." Diye mırıldandı arkamdan bir ses. Arkama dönüp baktığımda Meteyi gördüm. Mete her şeyi duymuştu. Hızla oradan çıktım ve sınıfa girdim. Stres ile bir o yana bir bu yana ilerliyordum. Engellendiğim numaradan mesaj geldi.

Mete: Cidden bana mı aşıksın!

Mesajına görüldü attım ve bir süre sonra yine bir mesaj geldi.

Mete: Makyaj güzeli?

Makyaj güzeli: Hayır, sen yanlış anladın!
Makyaj güzeli: Beni kaydettin mi sen?

Mete: Evet, makyaj güzeli diye.

Makyaj güzeli diye mırıldandım içimden, makyaj güzelini bir kaç defa tekrarladım, asla hoş gelmiyordu kulağıma. Kulağımı tırmalıyordu, Metenin makyaj güzeli diyebilecek sesleri. Bu bir sevgi sözcüğü değildi, oldukça emin olarak söylerdim ki, bu bir nefret sözcüğüydü.

Ben çirkin miyim?
Makyaj sayesinde mi güzelim?

Makyaj güzeli: Bak, bu söz hoş değil. Sevmiyorum, anlasanıza!

Mete: Beni ilgilendirmiyor.

Makyaj güzeli: Beni seviyor musun?

Mete: Hayır.

Bir anda gelen bu mesajın içimi acıtmasına rağmen hiç bir tepki vermedim, daha doğrusu veremedim. O an ruhu ölmüştü sanki. Bu söze rağmen özgüvenimi topladım ve bir mesaj yazdım. Bu benim ruhum için bir dönüm noktasıydı.

Laranın, sizin bildiğiniz makyaj güzelinin özgüveni geri dönüyor... Bu hikâye benim özgüven hikâyem olsun o zaman. Güzelliğiyle övülmeyen, kendini beğenemeyen herkese gelsin.

Makyaj güzeli: Zorla güzellik yapacağız yani.

Tonlarca gülücük emojisi ardından mesajlaşmayı bıraktık. Gerçekten zorla güzellik yapacaktım, bir şekilde bana aşık olmalıydı. Madem anonim kendimi sevdiremedim, o zaman gerçek Larayı sevdirecektim.

Sonuçta kendisine güvenen her insan sonuca ulaşmış, bir yol çizmiş kendine. Aşık etmiş kendini gerçeğine. Gerçek budur işte, peşinde koştuğun, ne olduğunu bilmediğin bir şey vardır, ne için savaşıyorsun bile farkında değilsin, sonuçları neye yol açacak farkında bile değilsin ama savaşıyorsun işte. Ben neden yapıyorum bilmiyorum bunu, Meteyi aşk dansıma kaldıracaktım. Bu dans ikimizi de degistirecekti, Mete kendine asıl sorması gereken soruları sormalıydı, "Ona aşık olmalı mıyım?"

Tabii ki hayır, ona aşık olmamalısın.
O, aşık olunacak biri değil.

Metenin iç sesi genellikle bunları söylerdi, bir de Laranın kalbine bakmak gerek, Metenin açtığı o büyük yarayı nasıl sararız?

"Saramayız."
"Peki ya iddialı mıyız?" Diye mırıldandı, kalbinden bir parça.

"Evet, çok iddialıyız." Diye yanıtladı beyin. İşte beyin ve kalbin dansı o zaman başladı, kalp yere düştüğü gün, beyin dirilirdi. Kalbi tutar ve sarsardı, kendine gel, düşmek için yoksun, kalkmak için varsın.

"Kalkarak güçlü olduğumuzu
belli ederken, önceden düşmüş olmamız gerekmez mi?"

-Kalp

"Sen hiç güçlü düşeni görmedin mi? Düşerken bile, aklında kalkmak olanı..."

-Beyin

irazdan kalp ve beyinin oyunu başlıyor, yerlerinizi alın. Her ikisine de sahip olan, Laranın hali de ortada. Dudaklarından yalnızca 4 kelime çıktı. Oyunun ilk perdesi de bu kelimelerle başladı.

"Hadi bakalım aslan parçası."

--------

Hayatımda yazdığım ilk texting kitabı, umarım hoşunuza gidiyordur. Görüşlerinizi paylaşmayı unutmayın!

Bölümler yavaş yavaş uzayacak merak etmeyin, diğer bölümü 1000-1500 arası yapma planlarım var<3

Makyaj güzeli - yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin