-13-

29 7 20
                                    


Laradan;

"Benim normal olmam anormal."

"Daha doğrusunu söylemek gerekirse, benim makyajsız olmam anormal."

"Neden sessiz kalıyorsun?"

Derin bir nefes alan Mete, benim için beklenmedik şeyler mırıldandı. Bir başlangıç olmuştu, yaklaşık 1 hafta önce. Sanırım her şey tekrardan yıkıldı.

"Lara'cım, yaklaşık 1 haftadır seninle kalıyorum, dertlerine derman olmak için çabalıyorum. Fakat bunlar boşa gibi görünüyor. Yani ben senin dertlerinle başa çıkamıyorum."

"Ne demek şimdi bu?"

"Bence bizim yollarımız ayrılmalı. Ben seni sevemiyorum, ısınıyorum fakat sonrasında o yalandan sima, makyajlı yüzün soğutuyor beni."

"Makyajsız olsam, beni sever misin?"

"Makyajsız halini görmek bile istemiyorum, mide bulandırıcı."

Kapıyı aniden işaret ettim. O an her şey ışık hızından bile hızlı gelişti. Mete evden çıktı ve bende aniden kapıyı kilitledim. Anahtarı ise camdan dışarı fırlattım. Ardından cam kilitlerini de kitleyip kapının altından attım. Artık bu dört duvar içinde yaşama kararı almıştım. Evde saatlerce oturdum, bir çok şey yaptım. Yalnız başıma.

"Yemek yemek iyi olur."

Kendime bir yemek ısıtmak için ocağı açtım ve salona yeniden geçip bekledim. Yemek ısınana dek biraz film izledim. Burnuma gelen ağır koku ile hemen mutfağa koştum.

Perdeler alev içindeydi, korku ile ilk 15 saniye yerimde kalakaldım. Daha çok duman gelmesi ise ocağı hemen kapatmak için hamle yaptım, lakin o kadar sıcaktı ki kapatamadan elimi geri çektim. Her ne kadar bez alıp yapmaya çalışsam da boşaydı. O kadar sıcaktı ki ne olursa olsun bir şey yapamıyordum. Evden çıkmak için kapıya gittim fakat aniden fark ettim ki anahtarı dışarı atmıştım. Hızla telefonumdaki ilk kişiyi aradım.

"Alo, Burak!"

"Noldu?"

"Acil yardıma ihtiyacım var, evim yanıyor ve anahtarım yok!"

"Ne! Hemen geliyorum!"

10 dakikaya yakın sürede çoğu yeri alev almıştı. Kulaklarımda yankılanan siren sesleri ile gözümden bir damla yaş düştü. İçimden ona teşekkür ettim ve kurtarılmayı bekledim. Aşağı kattaki alevlerden ölmeden önce yukarı kata çıktım ve bekledim. Bir itfaiyecinin sesini duydum.

"Burada kimse yok!"

Bağırmaya çalışsam da dumandan dolayı konuşamıyordum. Burada onlar gelene dek zehirlenip ölmek istemezdim. Aniden burağın bağırma sesi ile içeri girdiğini anladım. Aşağı katta beni arıyordu, ona zarar daha çok gelmesin diye hemen bağırdım. Sesimi duyduğu an yukarı koştu. Fakat aniden üstüne sıçrayan ateş ile merdivenlerden düştü. Üstüne düşen ağır tahta parçası ile bağıra bağıra orada kaldı. Yaklaşık 4 itfaiyeci içeri girdi ve beni aldılar. Ben ise onlara zorla burağı söylemeye çalışıyordum. İtfaiye ekipleri içeride burağı çıkarana dek Burağın nefes alması zorlaşmıştı. Çıkartıldığında ise nefes dahi almıyordu. Hızla beni ve onu hastaneye götürdüler. Yolda giderken ara sıra göz kararması ve nefes almakta zorlanma yaşadım. Fakat içimde hala yaşama dair bir umudum vardı, pes etmeyecektim.

3 saat sonra;

Yazarın anlatımı ile;

"Üzgünüz, maalesef onu kurtaramadık."

"Üzgünüz..."
"Maalesef..."
"Onu kurtaramadık."
"Kurtaramadık..."

0534: O gerçekten öldü mü?

0548: Evet.
0548: Gerçekten öldü.

0534: ...

Ω

0543: Yankı, şaka yapıyorlar dimi?

Yankı: Hayır, şaka falan değil.
Yankı: O öldü, anlıyor musun?
Yankı: Öldü!
Yankı: Ve ben bunu biliyordum!
Yankı: Ona zarar geleceğini biliyordum!
Yankı: Ve hiç bir şey yapamadım, çünkü öğrendiğimde çok geç'ti!
Yankı: Çaresizim ve artık yapabileceğim hiç bir şey yok!
Yankı: Artık dibe çöküyorum...

Görüldü ✓✓

-----

Günler sonra karşınızdayım canlarımm<3

Konuşma kısımlarını texting kitabı olduğu için ekledim texting gibi değildi artık gjwkjgkmfw

Umarım bu bölüm ilginizi çekmiştir, bir dahaki bölümde en kısa sürede görüşmek üzeree! Hoşçakalinnn<3




Makyaj güzeli - yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin