5

592 100 11
                                    

Merhaba arkadaşlar :) Yeni bölümle karşınızdayım.Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ! Keyifli okumalar :)

Playlist = Sia - Fire Meet Gasoline

Düşünüyordum.Sabahtan beri, Barlas gittiğinden beri yaptığım tek şey düşünmekti.Hoş başka hiçbir şey yapamazdım zaten, çünkü hala sandalyede elim kolum bağlı bir şekilde oturuyordum.

Zafer Amca ne yapıyordu acaba ? Kafede işler nasıl gidiyordu ? Kalabalık mıydı yoksa sessizlik mi hakimdi kafeye ? Zafer amca ben gittikten sonra kesin fazlasıyla endişelenmiş, ortalığı ayağa kaldırmıştı.'İnşallah kendini fazla hırpalamamıştır.' diye ümit ettim.Çünkü ben onu nasıl ailem yerine koyuyorsam o da beni ailesi, kızı yerine koyuyordu.Buradan kurtuluşum çok zordu.Bundan emindim.Çünkü biliyordum, ne Barlas vazgeçerdi, ne de ben vazgeçerdim.O intikam için beni burada tutuyordu.Ben de geçmişim için onun çektirdiği acılara katlanıyordum, katlanacaktım.

Bugün düşünmek için fazlasıyla vaktim olmuştu ama hala Barlas'a ne gibi bir zarar verdiğimi ne kadar beynimi zorlasam da bulamamıştım.Bir kere biz Barlas'la önceden neydik ? Sevgili miydik ? Yakın iki dost muyduk ? Yoksa sadece arkadaş mıydık ?

Ben ilk defa sana güvendim demişti.Yani önceden onun için önemli bir insandım.Ama şuna anlam veremiyordum ki ben zaten sessiz, sakin ve herşeyi içinde yaşayan bir insanım.Yani kişiliğim bu.Arkadan iş çevirebilen, kafasında sinsi planlar kuran ve onları uygulayabilen bir karakter asla değildim.Bu yapbozda bir sürü eksik parça vardı ve ben düşünmekten, kendi kendime şöyle olmuş olabilir, böyle yapmış olabilir diye senaryolar üretmekten gerçekten yorulmuştum.Sanki aradan üç gün değil de üç yıl geçmiş gibi hissediyordum.

Acıkmıştım, yorulmuştum, üç gündür artık bütünleşip tek parça olduğum sandalye vücudumun her hücresini fazlasıyla zorluyordu.Vücudum tamamen uyuşmuştu neredeyse.Bacaklarımı, kollarımı, hiçbir yerimi hareket ettiremiyordum.

Telaşla sandalyeyi hareket ettirmeye çalıştım.Oturduğum yerde zıpladım, yana doğru ittirdim kendimi.Hareket ettiğimi biliyordum ama hissedemiyordum.Korku ve telaşın etkisiyle daha şiddetli bir şekilde sarsmaya başladım sandalyeyi.

Bir yandan da telaş içinde Barlas'a sesleniyordum.

Sonunda sandalye şiddetime dayanamadı ve yana doğru yıkıldı.Haliyle bende sandalyeyle birlikte yere düştüm.Ama başım o kadar yanlış konumda kalmıştı ki karşı konulmaz olay gerçekleşti.Kafam sert zemine o kadar sert bir şekilde çarptı ki çıkan ses odada yankılandı.Tabiki de benim acı dolu çığlığım da.Canım o kadar çok yanıyordu ki sanki kafam ortadan ikiye ayrılmıştı.Gözümün köşesinden sıvı inmeye başladı.Bu kandı.Yüzümü acıyla buruşturdum.Başım zonkluyordu, gözlerim buğulanmış, etraf bulanıklaşmaya ve silikleşmeye başlamıştı.Gözlerim kapanmadan önce gördüğüm son görüntü Baran'ın koşarak bana yaklaşan siluetiydi.

***

Uzaktan, çok uzaktan gelen sesler vardı.İnce, nayıf bir ses.Kadın sesi.Bir şeyler söylüyordu ama beynimde kelimeleri düzene sokup anlamlı bir cümle kuramıyordum.Başım sanki kafamın içinde inşaat varmışcasına gürültülü, bir o kadar da balta girmemiş ormanda kaybolmuşum gibi boşluktaydı.

Kadının sesi yavaş yavaş daha anlaşılır ve yakından gelmeye başlamıştı.

"Ani beyin sarsıntısı geçirmiş hastamız.Bir saate kalmaz uyanır.Zaten başındaki yara dikişlik kadar bile derin değilmiş.Pansumanını yaptık.İsterseniz bugün hastanede kalın yarın çıkışınızı yapalım.Ama kalması zorunlu değil.Geçmiş olsun."

Kadının uzaklaşan adımlarını duyuyordum.Gözlerimi zorlayarak açmaya çalışıyordum fakat bir faydası olmuyordu.Sanki gözümün üstünde on kilo yük varmış gibiydi.Göz kapaklarımı bile hareket ettiremiyordum.

KARANLIK GEÇMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin