12

359 50 31
                                    

Hepinize selamlar ! :) Bu bölüm hüzünlü bir bölüm oldu. Buna uygun da bir şarkı var multimediada. Onu dinleyerek okumanızı tavsiye ederim. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Keyifli okumalar :*

Playlist : Andrew Belle - In My Veins

Barlas'ın sesinin vahşiliğinin üzerimde bıraktığı dehşet dolu ve korkulu yüz ifademle konuşmaya çalıştım. "Ben ben... Bilmiyordum burada çalıştığını."

Barlas kolumdaki baskısını daha da güçlendirdi ve kırarcasına sıkmaya başladı. Acı dolu inlemem yankılandı MAHŞER'de. Etrafa bakındığımda meraklı ve alaycılık barındıran bakışlar kuşatmıştı etrafımızı. Bu benim daha çok utanmama sebep olmuştu.

Barlas sinirle tısladı. "Ne çalışması lan? Buranın sahibiyim ben !"

Şaşkınlıkla aralandı dudaklarım. "Ama, Ege değil mi buranın sahibi ?

" Hayır, duymuyor musun beni kızım ? Buranın sahibi benim ve senin buraya bir daha adımını bile atmanı istemiyorum ! " Dişlerini sıkarak sarfettiği cümleler sanki birer cam kırığı olup kalbimin en hassas köşesine saplanıvermişti ansızın.

Etraftaki kızlardan yükselen kıkırdamalar ve küçümseyici birkaç kelime çalınıyordu kulağıma. Bunun verdiği utançla yanaklarım pembeleşti ve başımı yere eğdim üzüntüyle. "Ama ben bilmiyordum ki. Özür dilerim..." diye kırık bir fısıltıyla aralandı dudaklarım.

"Öğrendin işte. Çık git şimdi buradan. "

Kalbim sızlıyordu. Yüreğime saplanan her bir cam kırığı tanesinin köşesinden oluk oluk kanlar akışıyordu. Son olarak dibe vurmuş gururumu kaldırmaya çalıştım yerden. Ama o kadar çok yaralanmış ve yorgun düşmüştüm ki ne gururumun ayağa kalkmaya gücü vardı ne de ayaklarımın beni dışarıya taşıyacak mecali...

Hala yerimden kıpırdamadığımı görünce kollarımı saran pençelerini gevşetti ve acımadan ittirdi beni. "Anlamıyor musun lan? Hafıza kaybı sende anlama kıtlığını da tetiklemiş galiba. Git diyorum ! "

Dediği şeyler o kadar çok yüklü bir acıyla çarptı ki bana... Kaldıramadım.

Ben donmuş bir şekilde karşıya bakıyordum. Beni bitirmişti son cümleleriyle. Artık zaman, mekan, insanların bile önemi kalmamıştı benim için. Sadece kanaması gittikçe artan kalbimi sarmalamaya çalışıyordum. Ama Barlas ben düzeltmeye çalıştıkça bozuyor, kanımı pıhtılaştırmaya çalıştıkça yeni bir cam kırığı ekliyordu yaralı kalbime...

Benim hala orada tepkisiz bir şekilde durduğumu görünce pençelerini tekrardan geçirdi koluma. "Deli misin sen ? İşte, başından beri istediğin özgürlükle, ailenle kavuşturuyorum seni. Hala belanı arıyorsun !"

Şoktaydım sanki. Duyuyordum her şeyi ama vücudumun hakimiyeti ellerimden alınmış gibiydi.

Barlas sinirle hırlayarak beni MAHŞER'den çıkartırken ben sadece arkasından sürükleniyordum. Beynimde film şeridi gibi dönüp duruyordu sarf ettiği her nefret dolu cümle teker teker...

Buranın sahibi benim ve senin buraya bir daha adımını bile atmanı istemiyorum... Şimdi çık git buradan... Anlamıyor musun lan ? Git diyorum !...

Barlas beni hırpalayarak sürüklerken artık kolumun acısını bile hissedemiyordum. Hissizleşmiştim. O kadar çok canım yanmıştı, dedikleri beni o kadar çok bitirmişti ki artık hissizleşmiştim. Sanki bütün duygularım devre dışı bırakılmıştı bir süreliğine.

O anda anlamadığım bir şey oldu. Girdiğim transtan aniden çıkış yaptım. Çünkü karşımda Samet duruyordu.

"Arsen, ne arıyorsun sen burada ?"

KARANLIK GEÇMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin