18

329 35 43
                                    

Keyifli okumalar...

Playlist : Christina Perri - Be My Forever (bölümde geçecek.)

Multimedia : Barlas

Bazen, birine bir konuya, yada herhangi gereksiz bir olaya fazlasıyla kafanızı takarsınız yada körü körüne bağlanırsınız ya. Olmayacağını bile bile ümit edersiniz işte. Ben de içimde bir yerlerde Barlas'ın suçsuz olduğunu umut ediyordum, ama bir mucize gerçekleşmişti ve umutlarım gerçekleşmişti. Barlas suçsuzdu ama bu beni sevindirirken bir yandan da ne yapacağımı bilemediğim bir ruh haline sürüklüyordu. Ne yapmalıydım? Onunla konuşmalı mıydım? Bilemiyordum. Bu sorulara cevabını bilmiyordum. Çalışmadığım yerden gelmişti.

Şuan, hava kararmaya yakınken hepimiz kumlara oturmuş, ekmek arası köfteleri yiyorduk. Bense yemek yerken aklımdan sadece Barlas'ın suçsuz olduğunu geçiriyordum. O suçsuzdu!

Gözlerimin onun şuan karşımdaki deniz kadar durgun mavi gözlerine dolaştığının farkında değildim, dudaklarımın benden habersiz kıvrılmasından habersiz olduğum gibi.

Barlas gözlerini benim yeşilliklerime değdirdiğinde kalp atışlarımı ağzımda hissettim. Yine. Bu çocuk bana neler yapıyordu böyle?

Ben ona gülümsereyerek bakarken o bana duygusuzca bakıyordu. Başta yumuşak olan mavilikleri bir anda demir kadar sertleşmiş ve kaşları arasında bir vadi oluştururcasına çatılmıştı.

Uzun süren bakışmamız Barlas'ın sinirle oturduğu sandalyeyi devirerek ormana doğru ilerlemesiyle son buldu.

Ege arkasından "Hey! Nereye?" diye bağırırken Barlas onun sorusunu cevapsız bırakmıştı.

Oturduğum yerde daha da büzüşürken Melis "Ben bir bakayım, Barlas! Beni bekle!" diyordu.

Sanki karnıma tekme atmışlar gibi bir anda oturduğum yerde dikleştim ve canım yandı, sinirlerim bozuldu. Bu kız niye hep Barlas'ın dibinde bitiyordu ki!

Melis ayağındaki topuklularla Barlas'ın arkasından düşe kalka koşuşturken o arkasını dönüp bakmamıştı bile.

Sinirle önümü döndüm. Ege ve Merve kendi halinde şakalaşırken Samet aşırı sessizdi ve bakışlarını benim üzerime sabitlemişti.

Zoraki bir gülümseme yerleştirerek soru sorarcasına kaşlarımı kaldırdım. Samet ise yeşilliklerinin arasına gizledi duygu hüzmelerini.

Kulağıma eğilerek "Dolaşalım mı biraz?" diye sordu.

Onun bana olan aşırı yakınlığı Barlas'da olduğu gibi tüylerimi diken diken etmiyordu. Yada karnımda değişik hareketlenmeler olmuyordu. Sadece fazla samimi ve abartı buluyordum.

İstemeyerek "Olur." diye fısıldadım ve beraber deniz kenarına doğru ilerledik.

Denizin dalgaları birbirleriyle yarışırken ve kararan havada laciverte bürünen mavilikleri muazzam bir görüntüyü gözler önüne seriyordu.

Üzerimdeki battaniyeyi omuzlarıma iyice sararak yanımda sessizce yürüyen Samet'e döndüm. "Ne oldu? Birşey mi söyleyeceksin?"

Samet sıkıntıyla başını kaşıdı. "Hayır." Derin bir nefes çekti ciğerlerine. "Aslında evet, senden bir şey isteyeceğim."

Gözlerimi kıstım. "Ne isteyeceksin?" diye sordum merakla.

"Arsen, bak beni yanlış anlama ama bundan sonra senin Barlas'la bu kadar yakın olmanı istemiyorum."

Kaşlarımı çatarak gülümsedim. Bu saçma bir görüntüydü ama Samet'in ağzından çıkanlar kadar saçma olamazdı.

"Biz Barlas'la yakın mıyız sence? Hem neden istemiyorsun bunu?"

KARANLIK GEÇMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin