11

433 50 27
                                    

Selam herkeseee :D Şuan hepiniz uyuyorsunuz büyük ihtimalle. Ki normalde benim de mışıl mışıl uyumam lazımdı. Fakat yatağımda beni rahatsız edip duran ilham perilerim yüzünden uykumdan oldum ama çok fazla içime sinen bir bölüm yazdım :D bu bölümde Barlas'ın hiç bilmediğiniz bir yönüyle tanışacaksınız :) Bu arada bölüm şarkısını kesinlikle dinleyerek okumanızı tavsiye ediyorum çünkü hem bölümde geçiyo, hem de o şarkıyı tekrarlatıp durarak yazdım bölümü. Neyse, baya doldurdum burayı da. Hepinizi öpüyorum, oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.Keyifli okumalar ❤❤

Playlist : Finger Eleven - Paralayzer

Multimedia : Barlas

Karşımdaki kel, yapılı ve suratsız; kısacası klasik koruma tipli adam önce beni uzunca süzmüş, sonra da ben tam ümidimi kaybetmişken barın kapısını açıp "Peşime düş." demişti.

Usulca adamı takip ederken tüylerimin ürpermesine engel olamıyordum.Çünkü burası adından bile korkunç bir yerdi.Tamam, dışarıdaki görünüşünden de içerisinin ürkütücü olacağını tahmin edebiliyordum fakat bu... çok fazlaydı.Çok fazlasıydı.

Kapı açıldığında resmen cehenneme sürükleniyordun. Koridor o kadar dardı ki üç dört insan yan yana zor yürürdü. Duvarların rengi ve üzerini kaplayan süslerdi asıl beni dehşete düşüren. Duvar tamamen kırmızıydı.Tavandaki ışıklandırmalar ise sanki ateş lavları üzerine dökülüyor gibi hissettiriyordu.

Ben korku dolu adımlarla adamı takip ederken yanımdan geçen bir kişi bile insana benzemiyordu. Kızların yüzleri makyajdan gözükmüyordu. Erkeklerin çoğu ise yüzlerinin belirli noktalarında piercing olan, geri kalan yerleri dövmeyle süslenmiş tiplerdi ve yanımdan geçerken hepsi sanki ben uzaylıymışım gibi beni garip garip süzüyorlardı.

Mahşer'in ortasına geldiğimizde ise kulaklarımı sağır edecek müziğin sesi daha da çok arttı. O koridorlardan sonra ufak tefek bir yer olduğunu düşündüğüm 'Mahşer" yine beni şaşkına çevirmişti. İlk defa bu kadar büyük, ihtişamlı ve korkunç bir yer görmüştüm. İnsanlar çıldırmışcasına dans ediyorlardı ve adım atılacak yer zor vardı.

Önümdeki suratsız koruma bana döndü ve yukarıdaki büyük balkonu işaret etti. "Sahibi orda, benden bu kadar. Oraya kadar da kendi başına gidebilirsin artık değil mi ? " dedi sıkılmış bir yüz ifadesiyle.

El mahkum korkuyla başımı salladım. Kabul etmesem de adamın oralı olacağı yoktu zaten.

Tırsmıştım. Daha tek başıma yukarıya çıkamazken bir de burada çalışmak istediğimi söyleyecektim. Kendime acıyordum şuan.

Bir yerde çalışmam gerektiğine ve buranın da çalışmak için çok 'normal' bir yer olduğuna inandırmaya çalıştım kendimi.

Etrafa ürkek bakışlar atarak ve kalabalığın arasından zorla sıyrılmaya çalışırken sonunda merdivenlere ulaştım. Yavaş yavaş ve kendime düşünme zamanı vererek çıktım merdivenleri.

Sonunda geniş ve özel tasarlandığı belli olan balkona ulaştığımda genişçe koltuklarda rahatça yayılmış bir erkek karşıma çıktı. Benden pek fazla büyük olmadığı belli olan çocuk beni görünce ayağa kalktı ve " Buraya neden çıktın ? Yasak olduğunu bilmiyor musun ? " dedi sevecen bir şekilde.

"Şey, ben burada çalışmak istiyorum da... Eleman aranıyormuş. Sahibi sizsiniz galiba."

Karşımdaki çocuk anlayışla gülümsedi. "Sahibi sayılırım. Evet, eleman aranıyor ve iyi ki geldin çünkü acil elemana ihtiyacımız vardı. Bu arada ben Ege. Senin ismini öğrenebilir miyim ? "

KARANLIK GEÇMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin